– konuştuklarımız, kopuk rüya parçaları gibiydi. belki saatlerce sürüyordu ama birkaç kelimeden ibaretti.
– neydi o kelimeler?
– uyandığımda söylesem olur mu?
önce anlam vermeye çalışırsın. anlam veremediğin her şey anlamsızdır. yaşamak dışında bir zorunluluğun olmadığını hissedersin. hissettikçe daha hissiz sanırsın kendini. hislerinin kararlara yol açtığını bilmezsin. koşarak gidilecek yerler vardır, oyalanmak gereken yollar da. sense şarkını mırıldanarak yürürsün hep. ne kadar telaşlıysan, o kadar sükûnette. zamanını beklersin. sürenin dolmasını. çığlık atman gereken yerde saçma sapan susarsın.
başkaları konuşur senin yerine.
"Yüzey" tefrikasının tüm parçaları:
sessiz çığlığında boğulmamak için saçma sapan kağıda dökersin sustuklarını… elinde kibritle bekleyen birinin önüne serersin sonra… nasıl isterse diye…
…ya da ‘an’ gelir ‘kelime’ bulamazsın… ne konuşmak ne yazmak için…