– yakınlık seni çok korkutuyordu. can havliyle uzaklaştırıyordun kendinden. sonra da neden terk etmek istediğimi soruyordun. çıkmaz bir yola girdiğin her halinden belliydi, kurtuluşunsa terk edilmekten geçiyordu. “terk edilebilir” olmaktan, en azından.
– peki neden terk etmedin?
– burada olduğumdan emin misin?
her cümlenin bir tarihi vardır. her yaşananın, sebebi. bir yerden başlamıştır işte, nereye gideceğinin kararını “bugün” verecektir. sense bugünü çarmıha germek istersin hep. yaşamaktan ziyade, “üzerine konuşmak” tercihindir. zamanı böyle böyle tüketirsin ve hiçbir şey yaşamak zorunda kalmadın sanırsın. keşke ânı, daha yaşanırken geçmişe gömebilseydin. ama işte yaşamak zorunda oldukların, senin payına düşenler yani, peşinde kâbus gibidir. tarihin gölgesine nefes nefese varırsın, tesadüf bu ya, kaçtığın kelimeler de beraberinde. başka sözler söylemek istersin sonunda, derinlerde çığlıklanan sesleri çağırırsın. işte o an yalnızlıktan delicesine korkarsın.
oysa zaten delicesine yalnızsındır.
"Yüzey" tefrikasının tüm parçaları:
Yorumlar