saçlarını tararken bir yandan da havluyu kolluyordu düşüp müşmesin diye. tedirginliğine sinsice gülümsedim, sonra o da patlattı kahkahayı olanca edepsizliğiyle. “yarın, dedi yüzük parmağını işaret ederek, getiricem kafa kâğıdımı, anlayacaksın o zaman dünyanın kaç bucak olduğunu, gül sen gül!” “nüfus sureti de getir o zaman, dedim, ‘vukuatlı’ olsun ama!”
VUKUAT
Kategori: DÜZ YAZILAR
10 numara!