İçeriğe geç →

THE GUNNER’S DREAM 3 (ENDLESS RIVER)

// Bu metin, 3 parçadan oluşan The Gunner's Dream tefrikasının 3. parçasıdır. //

 

(Taner’e…)

Adnan hastaneden çıktıktan sonra pazarlarda sigara satmaya devam etti. Bir gün sigaralarını çaldığını düşündüğü biriyle yine tartıştı ve hastaneye geri yatırıldı bir daha çıkmamacasına. İki haftada bir ziyaret ettim onu. Her seferinde ona mandalina götürdüm. Ağzından tükürükler saçarak sigaralarının nerede olduğunu sordu tekrar tekrar. Yine onları içtiğimi söyledim , o da salınımlarına devam ederek mandalinaları kabuklarıyla yemeğe devam etti. Bunlar bilinen hikayelerdir.

Adnan bizim kasabanın delisiydi ve bir gece ansızın ölüverdi. Çok eskiden beri ölüydü ya o gece niye öldüğü gereksiz bir hikayedir. Adnan ölmüştür. Adnan gibi adamlar ölmez diyenlere inat ölmüştür.

Cenazesinde hastanenin idari işler müdürü, ben, imam ve yarı akıllı-yarı deli, yarı canlı-yarı saydam daimi üç hastane yatarı Ustura Anıl, Barba Mehmet, Altıpas Şevket ile birlikte yalnızca altı kişiydik. Adnan’ın kimsesiz olması beklenen bir hikayedir.

Çizgili pijamalarıyla mezarı kazmayı yeni bitirmiş Anıl, Mehmet ve Şevket, üstleri, başları, elleri, yüzleri çamur içinde, soluya soluya, muhakkak ki hazırol vaziyetinde, bu işin ödülü olan sigaralarını kapmak için müdürün gözüne bakmaktaydılar. Niye pijamaları çizgiliydi benim hikayem değildir.

İmam dua okuyordu. Müdür bu formalitenin bir an önce bitmesini bekler gibi bir beden büyük takım elbisesi, şiş göbeği, bağı hiç çözülmediği için yağlanmış kravatıyla elini omzuma koydu ve “ne çok ilgilendin hocam şu Adnan ile yav ” dedi. Dolma parmaklarından müteşekkil elini omzumdan ittirip “ilgilenmedim ne çok ama düşündüm” dedim. Bozuldu, bir an tereddüt etti. Gerisini niye getirmediği sakil bir hikayedir.

Toparlanarak hadi çocuklar deyip çizgililere işaret verdi. Anıl ve Mehmet , Adnan’ı mezara indirdi, kıbleye çevirdi, çatkısını Şevket çattı. Şişgöbek müdür “gerisini siz halledersiniz” dedi kösnül ağzıyla omzuma pat pat vurarak. Arkasına bir daha bakmadan uzaklaştı. O elini bir gün başka bir yerde kırmıştım, buranın hikayesi değildir.

İmam okumaya devam ediyordu. Çocuklar Adnan’ı gömdü. Hepsine birer paket sigara verdim. Birer dal da mezara karşı tüttürdük. 3-4 dal sigara ile mandalina kabukları bıraktık hece tahtalarının dibine. İmam başını sağa sola sallayarak sessizce tövbe tövbe etti. Bu işin günahı nedir, bu dünyanın hikayesi değildir.

Önce imam ayrıldı mezarın başından yarımağızla başınız sağolsun diyerek. Şevket ayrılırken imama yapıştı. Cebine iki dal sigara sıkıştırdı hizmetlerinin karşılığı olarak gülerek. Parmaklarını sallaya sallaya yaptığı “iki” işaretini de gözüne soka soka. İmam bozuldu. Başını sağa sola sallayarak sessizce tövbe ede ede uzaklaştı. Dört sıfır mağlupken bile şiir gibi top oynuyorduk o vakitler Zeytinburnu’yla Şevket ile. Bu benim yazdığım bir hikaye değildir.

Çocuklar ayrıldı. Ben de ayrıldım mezar başından. Odama dönüp son raporumu yazdım:

İLGİLİ MAKAMA;

“Kasabamızın delilerinden Adnan Akgün yatırılmış olduğu hastanede dün gece ansızın ölmüştür.

Kendisi mandalinayı çok sevmiştir.

Sigaralarımı geri veriniz, zira onlar sizin değildir.”

 

 

 

Tefrikada Gezin← Önceki parça

"The Gunner's Dream" tefrikasının tüm parçaları:

Kategori: DÜZ YAZILAR

Tek Yorum

  1. G.Yalçın

    “sorsam ya, “biri mi öldü? “orda ne var?” “birden mi kopacak fırtına?”
    ya da kim ölmedi işte, orda ne yok?”
    Ölmemiştir Adnan, olsa olsa “ölümdür” gömülen.Adnan gibi adamlar ölmez.

Yorum Yap >>