– bizim falımıza yıllar önce bakılmış abi. hatırlıyorum. üniversitedeyim. ikinci sınıf. cevahir vardı bizim. arap cevahir. hataylı. hatay’a “atıy” diyo. üç laf söylüyosa ikisi boşa. anlayamıyosun. “he” diyosun, “cevahir, he”. bi gün kütüphanedeyim, önümde bi yığın dergi. edebiyat dergileri. geldi bu. “ne bunlar?” dedi. dedim “dergi”. “kaç tane var burda?”. “var on üç on dört tane”. “n’apıyosun bunları?” “götüme sokuyorum cevahir, n’apılır? okuyorum işte”. “niye?” “e yazıp çiziyoruz, okumak, takip etmek de gerek”. “kızlar” dedi, “bunu talep etmiyo ki senden”. “ne alakası var lan?” dedim. yalnız bu bi güzel türkçe konuşuyo. her dediğini anlıyorum. açılmış. konuşmayı sökünce bana patladı demek ki göt. idman yapıyo kendince. “erdi, olum” dedi, “kızlar senin ne kadar okuyup yazdığına bakmıyo ki. bu işler onlara puan değil, olsa olsa averaj görünür. sen önce puanı alacaksın. averajı siktir et. averaja bırakma.” “olum” dedim, “diline damağına kurban. sökmüşün ya la konuşmayı.” “söktüm” dedi, “ben konuşmayı söktüm, sen de yaşamayı sök.” işte böyle abi. orda çat çat bıraktı golleri kaleme. üç puanı aldı gitti. o zamandan beri averajı düzeltemedik.
– tamam olum, anlıyorum ben seni, üzgünsün, umutsuzluğa kapılmışsın, kendini bok gibi hissediyosun, okeey. ama napıyoruz? üzülüyoruz, yasımızı tutuyoruz, sonra kendimize geliyoruz, sonra da pompaya devam! tağam mı aslanım?
– abi anlamıyosun.
– neyi anlamıyorum amına koyim?! arkadaş, şu yaşımdayım, elli tane adam tanıdım senin gibi okumuş yazmış, hepsi de bana günü geldi “abi anlamıyosun” dedi. ulan ben aha önümüzdeki ay üçüncü dükkânı açacam, alayınızın nefesi kokuyo açlıktan, ben mi anlamıyom siz mi anlamıyonuz lan yavşaklar?
– oğğğvvvv!
– “oğğğvvv!” tabi, ağrına gitti de mi?
– yok abi, kafası şimdi geldi.
– yarasın kardeşime! ortamına bakacan olum sen!
Yorumlar