öyle bir kıyıda, öyle bir buluşacağız ki bir gün seninle çırılçıplak kimliksiz…
Tek YorumEtiket: şiir
balkon ya da teras gibi bir yerden aşağıdaki kalabalığa bakıyorum. gözlerim telaşla “sen”i arıyor. herkesi, her yeri dikkatle inceliyorum. saatler, belki günler geçiyor. hiç beklenmedik bir anda merdivenlerden çıkarak yanıma geliyorsun ağır ağır. bir süre ses çıkarmadan ne yaptığımı anlamaya çalışıyorsun. sonra koluma dokunup varlığını, yanımdalığını işaret ediyorsun. başımı çevirip birkaç saniye (belki de birkaç gün) boyunca bakıyorum. hiçbir şey söylemeden, tekrar kalabalığa doğru çeviriyorum başımı. sıkıntı ve telaş içinde seni arıyorum. görebilsem yanına geleceğim. an gelir ki kaybolursun yol bile gizler kendini yere düşmüş bir ateşsin söneceğin dünden belli rüzgârlara heveslisin değil mi sonu karanlık? öyle uzun, öyle yorgun…
Yorum Bıraksen git dersin gitmek kalsın kalsın diye inadına sonsuz sözlerin tükenir, sonun yaklaşır yanına sanatsız, yorgun gözleri yitip gider gözlerinden nerede bulsan kaybolur aradıkça göreceksin
Yorum Bırakbir kuru dal yalnızlığın yeşerir olmadık anda örseler tüketir seni bir an elin tutulmasa sende başlar sende biter söylenmemiş miydi sana? acılaşır meyveleri çürüdükçe göreceksin
Yorum Bırakyollara düştüysen eğer sonuna dek yürünecek kararsızlığı geçtikçe korku, peşinden gelecek kim tutar ki ellerinden vakitsiz düştüğün zaman? zaman buzdur ellerinde eridikçe göreceksin.
Yorum Bırakan gelir ki kaybolursun yol bile gizler kendini yere düşmüş bir ateşsin söneceğin dünden belli rüzgârlara heveslisin değil mi sonu karanlık? öyle uzun, öyle yorgun yürüdükçe göreceksin
Yorum Bırakson sözü söyleyen küfrü yiyecekti hep son gülen iyi ölecekti.
Tek Yorumbiriktirdim sevdalarını sonbaharın… biriktirdim sevdalarını, sonbaharın deminde sezmiştim yağmura denk gelecek yersiz bir öfke vardı sancıya döndü ansızın umut beklenmedik bir yoldu yine yine yaklaşıyorduk bir yerlere, asi, usul sevgili! seni bekledim diye… “seni bekledim” diyebilmekten geçiyordu gün suskun duvarlar –ki ne olacaktı?– yüzüme bakıp durdular. öyle tenha tanıdım ki hayatı her sokakta her rüyada bağırmak yaşamaktan bizden bir imza bir iz –ikimiz– bir ses olsun istedim fazlasıyla susmuştum, karanlıktı… bir çaba, bir umut için… bir çaba, bir umut, içinden çıkılmaz işti ne zor kazançtı kimi ikimiz bir belki’ye anca yetiyorduk sabrın kanıtlarıydık bir anlamda buluştuğumuz yerler yağmalandı sonra çokça…
Tek Yorumgüverteden el sallanan mıyım, martılara simit atan mı? martı mıyım, vapur muyum, gâvur muyum allasen?
Yorum BırakFotoğraflar. Mahcubiyetle kenetlenmiş eller, eğilmiş sırtlar, yırtılmış elbiseler. Yüzler tabii. Hep baktığımız, gün boyu baktığımız, bakmaya doyamadığımız, hiç tükenmeyen. İnsan yüzü… yüz yüze gelmek yüz yüze bakmak yüz vermek yüzü yok yüzü yerde yüzü tutmamak yüzü suyu hürmetine yüzü solmak yüz üstü bırakmak yüzü sirke satmak yüzünün akıyla çıkmak yüzü kızarmak yüzünü çevirmek yüzünü kara çıkarmak yüzünü gören cennetlik yüzünü ekşitmek yüzünü ağartmak yüzünün kızarması yüzüne kan gelmek yüzüne bakmamak yüzünden okumak yüzünden düşen bin parça yüzü kara yüz karası yüzü kalmamak yüzü gülmek yüz göz olmak yüzü görmemek yüzü ak yüz görümlüğü yüzünü ağartmak yüz bulmak yüz kızartıcı… Çokça…
Yorum BırakAkıp gidiyor yeşil, sudur yeşil Mavi kocaman bir akılsa diyorum, serilmiş gölgelere, izliyoruz işte o aklı. Bulutlar geçip gidiyor. Her şeyin bir aklı var da kendine dair olanı az bulunuyor. Sen neredesin? Bendesin. Ben de sende olsam işte o zaman her şey aynalar gibi akıp gidiyor. Kendine hayran ve yabancı bir su.
Tek YorumGene mi büyüdü bütün çocuklar? Gene mi dayandı ölüm kapımıza? Gene sustuk mu hasretle öğrendiğimiz dersi, gene bilemedik mi haklıyı haksızı, alnımızda ateşten bir sızı ve damarlarımıza yürümüş çiçek kokusu. Dolaplardan eteklerini çıkardı kadınlar, kalçalarına gümüş ziller taktılar. Gökyüzünden yere bir taş gibi düşen şahin kuşların vaktidir. Toprak kabardı ve biz aşk içinde bir gördük gene aslanla ceylanı. Yaz şuraya iki gözüm, yürek bir kayadır, kırılmadan rahat bulmaz.
Yorum BırakGidelim buralardan, buralar berbat. Belki bir temiz dayak yemeliyiz kendimize gelmek, nerede olduğumuzu, nasıl kaçıştığımızı anlamak için, gel, gidelim. Zaman dolalı çok olmuş meğer, durduğumuz kabahatmiş, allah belamızı versin. Gidelim, ağzımızı burnumuzu kıracaklar bak yoksa. Gidelim buralardan, buralar hep özel mülk… Polise ihbar ettim bizi, az sonra gelecekler. Sözümü dinle sen gel, bir an önce gidelim, şimdi çıksak, sabaha, berrak bir yeni güneş. Tertemiz, öncesiz, anısız bir aydınlık. Bir bahane daha uydur, anlamaz kimse. Bir oyun daha belki, sessiz film gibi. Bir insan daha getir aklına önce. Yine kendini anlat, yalanı bol öyküler. Gidelim… Buralar bizim gibi, buralar berbat.
Yorum BırakSonra yırtılarak çeperi, herşey kavuşuyor, ancak hiçbir şey olunca. Bunu sevmiyor Dönüp duruyor, duracak bir yerde, besbelli. Duruyor. Müziğe kendini bırakmış, alnında şakır şakır ter, devrilmek üzere. Gözleri aralandığında, kendine hapsoluyor. Bir dahaki sefere Bir dahaki sefere. Zıplıyor Yakalıyor Ciğerinde kemiğinde iliğinde. Bununla ne yapacak? Hiçbir fikri yok. Fikirsiz akılsız ve deli ve genç, kullanılmamış daha. Güçlü. At gibi, hayvan gibi. Döller, su verilir çeliğe, kılıç ve çeviktir hala. Kız gibi güzel. Sessiz kalmasa herkes duyar ve severdi. Çakılır ve yenilirsin, işte ol hikaye.
Yorum BırakO pınar kıvrılarak akıp gitti yanından. Sonsuza kadar kaybettin. Kirpiklerine kara bir gölge düştü sonra, hep biraz korkarak güldün. Değil mi ki bu geldi başına, içinde yıkanıyorken daha dün, şimdi uzaksın böyle. Böyle kıvrılıp gitmiş, böyle terkedildin, çorak. O pınar kıvrılıp gitti uzaklara. Sesini kıstın, bir çocuk sesine benzettin. Şaşırmadığın halde şaşırmış gibi davrandın sonra. İlgilenmediğin halde ilgileniyormuş gibi… Pek küçük geldi dertleri hep. Ne vardı bunları konuşacak? Dünyayı yönetsen ne geçerdi eline? Evetler, hımmm’lar, aaa’lar. Gidin başımdan demek zordu çünkü. Korkuyordun içten içe. Bu hüzün içi boş çıkabilirdi, herkes korkuyordu. Belki bir Allah vardı veya yoktu, belki aradığı o…
Yorum Bırak