O sokak köpeğine aşıktı. Pek çok insandan yakışıklıydı köpek. Nasıl sevgi dolu, nazikti. Ayıp ama, kalkmış organına takılıyordu gözleri. Kalın, damarlı ve tutkudan kıpkırmızı oluyordu kolayca. Oysa gözleri en kızısmıs anında bile sevgiyle bakardı dünyaya. Köpek de seviyordu kızı. Yalnız ne zaman görse içi gıcıklanıyor, hele başını okşamaya görsün, kör olasıca organı kılıfından sıyrılıyor tüm iriliğiyle kızın gözlerinin önüne seriliyordu. Çok utanıyordu köpekçik böyle durumlarda. Saklanacak yer arıyordu.
Bir gün anne babası yokken eve aldı kız köpeği. Aşkları platonik olmaktan çıkmıştı artık. Bütün itler dedi ki bu iş olmaz. Yakalanırsan çifteliyle vurur seni babası. Kıskandıklarını sandı köpek, bir eve girip sevgi bulduğu için. Kavga ettikleri de oldu iki aşığın. Başını alıp giderdi haftalarca böyle zamanlar. Dönünce ılık sularla yıkardı kız onu, ağlayarak bitlerini ayıklar, ona sevdiği gibi patatesli biftek pişirirdi. Günlerce çöplüklerde yaşadıktan sonra ancak rahatlardı köpek. Anne baba gelmeden sevişir, ne tatlıdır barışıp da sevişmesi, sonra hastalıkları için antibiotik verirdi kız. Hep nezle olurdu soğukta kalınca.
Yine böyle bir kavga ertesi dönüşünü bekliyordu kız. Buzlukta biftek bile hazırlanmıştı. Fakat uzadıkça uzadı hasret. Sevdiği ortalıkta yoktu. Sabahtan sokaklara çıkıyor şehrin bütün çöplüklerinde onu arıyordu. Ortalıkta hiç köpek olmadığını farketti önce. Sonra köpekleri zehirlediklerini.
Yorumlar