sıkılmıştım… “yeni şeyler söylemek lazım”dı. “ne”den korkacaktım ki zaten? gelecekse, gelecekti. yazılacaksa, yazılacak… beklemiştim… öyle bir bekleyişti, bekliyor, demiştim. bekleniyordum… çıkageldim, hiç şaşırmadı, konuşmaya başladı, nerde kaldın, diyordu, geciktin. arkamı dönüp gittim. yine sustunuz, dedi biri sonra. yine susmuştuk…
geri döndüğümde benim yerimde oturuyordu. orası benim, dedim. orası benim, dedi. orasını karıştırma, dedim, ne zaman geldin? ben hep buradaydım, dedi, sen kaçtığından beri. kaçmadım, dedim. gittin, dedi. gitmemi istemiştin, dedim. orası benim, dedi. sustuk…
bana saati sordu. farkında değilim, dedim. baksana, dedi. saatim kolumda yoktu. saatimi sen aldın, dedim. evet, dedi, saatini ben aldım. ne zaman vereceksin, dedim, saatimi. döndüğümüz zaman, dedi. nereden döndüğümüz zaman? zamanını ben aldım, dedi. evet, dedim, ne olacak şimdi? dönünce anlatırım, dedi. gidiyor muyuz, dedim. dönüyoruz, dedi. sıkılmıştım… birine saat sordum. anlamadı.
ilk ne zaman susmuştuk?
Yorumlar