…kapıyı kırıp içeri girdiğimizde, yere boylu boyunca uzanmış halde çürümüş bir ceset, onun hemen başucunda da özenle derlenip düzeltilmiş bir tomar teksir kağıdı duruyordu. Teksir topunun en üst yaprağında el yazısıyla ve büyükçe “Yazın Günler Çok Uzun”; onun biraz altında daha küçük ve eğik harflerle, “Nihat Melik Duraner” yazıyordu. Savcı bey cenazeyi tetkik edip etrafta cinayet şüphesi uyandıracak herhangi bir emare olmadığına kanaat getirince, kemiklere yapışmış çürük etlerden ibaret cenazeyi şu turuncu poşetlerden birine koyup morga gönderdik. Nüfus kayıtlarına göre evde ikamet eden başka kimse veya mevtanın yaşayan birinci derece akrabası yoktu. Bu Nihat burada yaşayan münzevinin tekiydi belli ki.…
Yorum BırakSeries: Yazın Günler Çok Uzun
Cenazeni almaya kimsenin gelmemesiyle, cenazeni almaya gelen olmaması aynı şey gibi geliyor ama değil. İlki sanki alacak birileri varmış da bir tanesi bile gelmemiş hissi uyandırıyor. Ama diğerinde mutlak bir yokluk hali var. Yolda bunu düşünüyordum. Önce cenazeyi almaya kimse gelmemiş diye geçti aklımdan. Sonra kendimi düzelttim. Cenazeyi almaya gelen yoktu. Adamın öldüğünü haber verecek kimse yoktu. Sonra kimsesizler mezarlıklarını düşündüm. Bir kimsesizin mezarı kaç yıl muhafaza ediliyordu? Ne kadar zaman sonra düzeltilip bir başka kimsesiz bedenin gömüleceği yeni bir mezar oluyordu? Nihat Melik Duraner. Cenazeyi bulduğumuzdaki hal ilk bakışta açık bir intihar görüntüsüydü. Ölü bedenin başucundaki kağıt topundaki özen,…
Yorum Bırak