Eve girince evrak çantasını hole fırlatıp şapkasını, pardösüsünü portmantoya astı. Alelâcele soyunup duşunu aldı. İki lokma bir şeyler atıştırdı, atıştırmadı. Kahvesini demleyip yazı masasının başına oturdu. Önünde beyaz müsveddeler, elinde kurşunkalem düşündü. Sonra biteviye yazdı… Yazdı… Yazdı… Yorulunca raftan rastgele bir kitap seçip berjerine geçti. Rastgele seçtiği kitabın, berjerine geçtiğinde, açtığı rastgele sayfasından okudu: “Eve girince çantasını hole fırlatıp şapkasını, pardösüsünü portmantoya asar asmaz soyunup duşa girdi. Canı bir şey yemek istemediğinden kahve demleyip çalışma masasına oturdu. Önünde beyaz sayfalar, elinde kurşunkalem düşündü durdu.”
Yorum BırakSeries: Rindane Meşrep
“Eve girince çantasını hole fırlatıp şapkasını, pardösüsünü portmantoya asar asmaz soyunup duşa girdi. Canı bir şey yemek istemediğinden kahve demleyip çalışma masasına oturdu. Önünde beyaz sayfalar, elinde kurşunkalem düşündü durdu.” yazıp müsveddeye, kalemi bıraktı. Toparlandı, kütüphaneden çıktı. Sokakta hiç oyalanmadı. Eve girince evrak çantasını hole fırlatıp şapkasını, pardösüsünü portmantoya astı. Alelâcele soyunup duşunu aldı. İki lokma bir şeyler atıştırdı, atıştırmadı. Kahvesini demleyip Çalışma masasına… Berjerine… Çantasındaki müsveddelerden rastgele… Kütüphaneden bir kitap rastgele…
Yorum BırakNe büyük yanılgı
Yorum BırakEski Yeni Sahne’nin oradan Sakarya Caddesi’ne girdiğimde biri gri, öteki mavi tişörtlü iki kişi midyeci çocuğu dövüyordu. Aslında dövmekten ziyade yere yatırmış kaldırıma teğelliyorlardı. Adamlar yetişkin iki kişi, midyeci de tek ve 16 yaşında olunca adil gelmediği için daldım kavgaya. Gri tişörtlü yumruğun nereden geldiğini anlamayınca sendeledi. Mavi tişörtlü de şaşırıp durunca aralarından sıyrılıp midyeciyi yerden kaldırdım. Sırt sırta verdik. Gri tişörtlü bana, mavi tişörtlü çocuğa saldırdı. Mis gibi kavgaya tutuştuk ikişerli. Epey iyi gidiyorduk. Fakat grilinin solo yumruk çıkarttığını göremedim. Yumruğu çeneme yiyip olduğum yerde dönerken midyeci ile yüz yüze geldik. Hazır yüz yüzeyken de “kardeş neden dövüyorlardı seni?”…
Yorum BırakYoksul mu? Yoksun mu? Yok’sun mu? Yok mu?
Yorum BırakDüşler: Yoksul mu? Yok mu? Var mı? Varılır mı? Varsıl mı? Var mısın? Var’ım mısın? Var mıyım? Var mı?
Yorum BırakAmaaannn !
Yorum BırakGerçek; -Sandığın… Sanılan. Sanılan sandığın. -Sandığım sandığım… Sandığım. Boşluklar için yabancılar, Yabancılar için yalanlar, Yalanlar için boşluklar, Boşluklar için sahici yalanlar. Gerçek; “sahici bir yalan” için yalanlar.
Yorum BırakGerçek görünür, sağır eden bir gürültü; duyan var, duymayan var. Görünmez, gürültülü bir sessizlik; duyarlar, duymazlar. Duymasalar da uydururlar. …çalıyordu; duymaz, konuşmaz, susarak uydururken.
Yorum BırakKorkunun tam da kendisi, korkulan. Lal ustası! Dillendirilmezse en adi yalan. Dillendirildiğinde ise en basiti… (bu yüzden inanılmayan) Gerçek… ; basit bir yalan. (“öyle bir yalan söyle ki tüm ömrüm boyunca sürsün doğruluğu” -denmiştir, zaten.) denmiştir zaten .
Yorum Bırak