Her rind bu bezmin nedir encâmı bilir, dünyamızı nâgâh zalâm örtebilir, bir bitmeyecek şevk verirken beste, bir tel kopar ahenk ebediyyen kesilir (Yahya Kemal)
Yorum BırakSeries: Rindane Meşrep
DEVLET DEMİRYOLLARI PERSONEL ATAMA-NAKİL DAİRE BAŞKANLIĞI’NA, KONU: Tezgiden istasyonu Yirmi yıldır makasçı olarak çalıştığım Akhisar istasyonundan, yüksek takdirlerinizle, Tezgiden istasyon şefi olarak atandığımı öğrenmiş bulunmaktayım. Lakin teşkilatın dağıtmış olduğu haritada böyle bir istasyon adı gözükmemektedir. Hatta yaptığım araştırmalara göre Tezgiden isminde ne bir ilçemiz, beldemiz, hatta kasaba, bucak, köyümüz dahi bulunmamaktadır. Yirmi yıldır beklediğim bu ilk terfimin heyecanıyla acil yardım ve emirlerinizi bekler, saygılarımı sunarım. Kadir Taşlıçayır (* Ferit Edgü- Harita (Yolun Gittiği Yer) & Senem Dere- Makas (Hülya Saat) öykülerinden esinlenilmiştir.)
Yorum BırakSayın KADİR TAŞLIÇAYIR, KONU: Tezgiden istasyonu Dilekçenize hasren yaptığımız araştırmada teşkilat olarak biz de “Tezgiden” isimli bir istasyonumuzun bulunmadığını öğrendik. Planlama ve Yayınişleri daireleri ile yaptığımız müzakereler sonucu yeni bir harita bastırarak Tezgiden istasyonunu haritada en uygun yere koymayı başardık. Bölgesel hatları takip ederseniz kolayca yerini bulabilirsiniz. Terfi ve tayininizin hayırlı olmasını diler, yeni görev yerinizde başarılar dileriz. (İmza-Genel Müdür) EK: Yayınişleri Daire Başkanlığı Yayın no:2 (Harita)
Yorum BırakElimdeki kitapları bankonun üzerine bırakarak; -İyi akşamlar hanımefendi aldığım kitapları teslim etmek istiyorum, diyorum. Kadın ismimi sorarak önündeki bilgisayardan kontrol ediyor. -Beyefendi siz bu kitapları dün teslim etmişsiniz zaten. -Nasıl olur? diyorum. Bakın işte kitaplar burada. Hem ben kütüphanenize ilk defa bu sabah geldim. Ekranı çeviriyor. -Kayıtlar ortada beyefendi. Üstelik yarın da bu kitapları alacakmışsınız bakın. Teslim tarihiniz gecikmiş bile. Dediği doğruydu. Çalışmak için yarın da buraya gelmeyi düşünüyordum. Bugün incelemeye fırsat bulamadığım kitaplar ekranda sıralıydı. Boş boş baktığımı görünce; -Siz en iyisi bu sabah tekrar gelin, diyor.
Yorum BırakAni bir patlamayla önümdeki üç dört kişiyle birlikte koşarak gri bir arabanın arkasına sığındık. Bir süre silah sesi geldi ve kesildi. -Sizde de silah var niye ateş etmiyorsunuz? dedim yanımda çökmüş adama. -Önce onun mermilerinin bitmesini bekliyoruz, dedi. -Ben bir etrafı kolaçan edip geleyim, dedim, yanımdakilerden birinin silahını alarak. Çıkar çıkmaz arkamdan silah sesi gelmeye başlayınca koşarak mavi bir arabanın arakasına attım kendimi. Gri bir arabanın arkasından üzerime ateş edilmeye başlandı. Ben de bir el sıktım ama tabancada tek mermi varmış, sürgü kendini geriye çekti. Bir süre bekleyip tekrar kader arkadaşlarımın yanına döndüm sürüne sürüne. -Şurada, dedim, mavi arabanın arkasında.…
Yorum Bırak-Çalılığın arasından bir gözükse hemen vuracağım ceylanı, diye düşündü avcı. -Sahibim ceylana ateş eder etmez koşup yaralı yaralı kaçmasına engel olacağım, diye düşündü köpek. -Eğer haznemdeki fişekler kuruysa ceylanı kesin vururum, diye düşündü tüfek. -Çalılığın öte tarafında güneşle parlayan bir namlu var. Beni ceylan zannedip umarım ateş etmez, diye düşündü adam. Ceylan onlardan çok uzakta sakince otlamaktaydı.
Yorum Bırak-Kocana ne dedin evden çıkarken? diye sordum. -Aysellerde kalacağımı söyledim, dedi. Ya sen karına ne dedin? -Pilav gününden sonra arkadaşlarla içmeye gideceğimizi. Eve girdiğimde karım kanepede oturmuş sigara içiyordu. -Pilav günü nasıl geçti? diye sordu. -İyi, dedim. Ama çok içmişiz. Ya sen n’aptın? Aysel iyi mi?
Yorum BırakEski Köprü’nün çıkışındaki büfeden aldığım gazeteye ayaküstü göz gezdiriyorum. “Dün akşam 21:00 sularında , Vaclav Meydanı girişinde, kimliği henüz tespit edilemeyen bir şahıs, plakası bilinmeyen siyah bir arabadan açılan ateş sonucu öldürüldü. Görgü tanıkları araçtan dört kez ateş edildiğini teyid etti” yazıyor erken baskı yarınki gazetede. Katlayıp cebime koyuyorum. Akşam yemeği randevusu için hızlı adımlarla Ferdinanta restoranına yetişmeye çalışırken Vaclav girişinde plakasını alamadığım siyah renkli bir araç hızlıca caddeyi kat edip önümde duraksıyor. Koyu filmle kaplı camdan gümüş GLOCK’un biçimli dikdörtgen namlusunu görüyorum. Üçe kadar sayabiliyorum yalnızca.
Yorum BırakAdam doğuştan kör, kadın ise sağır ve dilsizdi. Çocukları ise hem görüyor, hem duyup konuşabiliyor. Elleriyle görmeyi, gözleriyle konuşmayı da öğrenecekler ileride.
Yorum BırakSokağa yazılmış çocuklardan beş tanesi kendi aralarında körebe oynamaya karar verdi. Sayıldı, söylendi Kadir ebe seçildi. Gözlerini bağladılar, kendi etrafında üç tur döndürdüler. Kıkırdayıp kıkırdayıp Kadir’i çekiştirdiler. Kadir dönendi durdu. Beyhude ellerini boşluğa salladı, kimseyi tutamadı. Bir süre sonra; Çocuklardan birinin annesi yemeğe çağırdı. Oyunu unuttu… Gitti. Diğerinin babası işten gelirken çocuk onu sokak başında gördü, koştu, sarıldı. Oyunu unuttu gitti. Ötekinin küçük kardeşi bisikletten düştü, ağlamaya başladı. Sesini duydu. Oyunu unuttu, gitti. Beriki pamuk şekercinin sesini duyar duymaz oyunu unuttu peşine takıldı adamın. Gitti. Kadir’in gözleri bağlı kaldı. Kadir gözleri bağlı… Kaldı. Kendi etrafında döndü. Döndü.…
Yorum Bırak“Eylemez aslâ çü âb-ı telh ü şîrin imtizac Birbiriyle olsa da zühhâd u rindan âşinâ” (Fıtnat Hanım) (Sofularla rindler birbiriyle tanışık olsalar da, acı ve tatlı su birbirine karışmaz.)
Yorum Bırak“Aradığınız kişi de şu an sizi aramaktadır. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz” dedi telefondaki o ses. Halbuki daha ahizeyi bile elime almamıştım.
Yorum Bırak-Yol boş. Hızını da gittikçe arttırıyorsun. Ama eve varacağımız süre uzuyor. Neden? -Az sonra radara yakalanacağız çünkü.
Yorum BırakEve girince evrak çantasını hole fırlatıp şapkasını, pardösüsünü portmantoya astı. Alelâcele soyunup duşunu aldı. İki lokma bir şeyler atıştırdı, atıştırmadı. Kahvesini demleyip yazı masasının başına oturdu. Önünde beyaz müsveddeler, elinde kurşunkalem düşündü… Düşündü durdu. Hiç bir şey yazmadı. Sonra o beyaz kağıtları alıp berjerine geçti. Yazmadıklarını saatlerce okudu… Okudu… Okudu… Okudu… Durdu.
Yorum BırakMundus vult decipi … (Dünya aldatılmak istiyor…) …ergo decipiatur! (…o zaman aldatılsın! )
Yorum Bırak