İçeriğe geç →

Series: Bugün

Kırkıncı günden sonra olanlar.

BUGÜN MAZİ

çalışıyordum, dalmışım. kafayı kaldırdığımda saat 13:00’e geliyordu. toparlanıp çıkacaktım, mübaşirler kapıyı üstümden kilitlemişler. kaldım duruşma salonunda. aklıma ilk önce kasıtlı yaptıkları geldi. yok, olmaz, yapmazlar. unutmuşlardır. içeri bakmak akıllarına gelmemiştir. bir daha asıldım kapıya, yok. seyirci sıralarına oturup bir sigara yaktım. aptallıktan mütevellit bir şaşkınlık… salonu incelemeye başladım. bir çıkış yolu… o zaman farkettim pencerelerde parmaklık olduğunu. kürsü, dolaplar, dosyalar, kağıtlar, masalar, daktilo, adalet mülkün temelidir. kalktım. dolaştım sıraların arasında. tanık kürsüsüne çıktım, katibin yerine, avukatların takıldığı bölmeye sonra da sanık sandalyesine oturdum. bir sigara daha yakıp dışarıyı seyretmeye başladım. yağmur da başladı. ahmakıslatan… parmaklık. güneş, gökkuşağı, parmaklık.  kalkıp hakimlerin…

Tek Yorum

BUGÜN NE, DÜN NE?

ihtiyar rum meyhaneci, meyhane müdavimi, sakal, amca gibi anlamlara geliyor “barba”. babamın “barba mehmet” için söyledikleri daha çok ikincisine giriyor: “çok içerdi. o zamanlarda akşamcıların devamlı gittikleri meyhanelerde kendi şişeleri olurdu. üzerinde isimleri yazardı. gece eve geç kaldığında -bir yerlerde düşüp kalmasın diye ekliyor- meyhane meyhane arardım dedenizi. kör kamil, çamur şevket, bilmem hangi salaş bir meyhanede… her gittiğim yerde şişesine bakardım, buraya gelmiş mi diye. her akşamcı çizerdi şişesini meyhaneden ayrılmadan önce. bulurdum en sonunda. bana da konyak söylerdi. son kadehi beraber içer kalkardık. ama ben korkarak içerdim. belli olmaz, sarhoş olduğunda döverdi bazen niye benim yanımda içtin diye”…

Yorum Bırak

BUGÜN SAFSATA

ne kadar az fotoğraf çektirmişim son beş yıldır. elimde dört tane resim var. üçünü yırtıyorum, içinde sen yoksun. diğerinde de zaten bana bakmıyorsun.

Yorum Bırak

BUGÜN AYAK SESLERİ

can sıkıntısından evde saklambaç oynamaya karar vermiştik. nereye saklanırsın? ben bezden yapılmış portatif elbise dolabının içine girdim. yalnız bir salaklık yaptım; dolabın içine girerken terlikleri dışarıda unutmuşum. hem de uçları dolabın içini gösterir biçimde ve nizami olarak. o an ne düşündüm, düşündüm mü hatırlamıyorum. eskidendi. dalga geçtiklerini ve çok güldüğümüzü hatırlıyorum yalnızca. büyüdükçe yaptığımız salaklıklar bu kadar kolay unutulmuyor. ne kimse bu kadar çocukça hatalar yapıyor, ne kimse gülüyor, ne de telafisi kolay oluyor. demem o ki; biz büyüdükçe hayat dalgınlığımızdan istifade, kıstırıp bir köşede, donumuzu indirip kaçıveriyor. kime şikayet edersen et, hiç bir şey eskisi gibi olmuyor. -kaç yıl…

Yorum Bırak

BUGÜN MAGDELANA SISTERS

ilk gün tostun arasına 1mm kalınlığında kaşar kestim. sonra kaşarın kalınlığını her gün 1mm arttırdım. her gün +1mm kalınlıkta kaşarlı tost yedim. 10 gün sonunda anladım ki; en güzeli ilk gün yaptığım tosttu. bunun böyle olacağını ikinci gün anlamıştım zaten. mesele benim ne tost yemem ne de 1mm*10=1cm. mesele tamamen senin tost sevmen.

Yorum Bırak

BUGÜN MATEMATİK

“hanc marginis exiguitas non caperet” sayfa kenarında kanıt için yeterince yer yok!

Yorum Bırak

BUGÜN SON

İşe yumurtanın tazeliğinden başlamak lazım. Taze yumurta nasıl anlaşılır? Bunun-benim de bilmediğim- bir çok yolu vardır elbette. Hepsinin temeli-daha doğrusu bayat yumurtanın- yumurta içindeki sıvı maddenin zamanla buharlaşıp kabuk gözeneklerinden uçması mantığına dayanıyor. İşin bilimsel içeriğine girmeden birkaç yöntem; yumurta sallanır eğer içinde sanki ağırlık yada boşluk varmış gibi bir his uyandırıyorsa bayattır, taze yumurtanın sarısı büyük ve açık renktedir. Tavaya biraz uzak bir mesafeden kırınca çabucak dağılır. Yumurta ışığa tutulur; ışığın tonu her tarafta aynı ise muhtemel tazedir, bazı kısımlar daha koyu ise kesinlikle bayattır. Taze yumurtanın kabuğu ince olur. Kabukta kahverengi gözenekler var ise yenmemesi tavsiye edilir. Lezzet…

Yorum Bırak