Bir gece ansızın uyandım. Hangi şehre gitsem aynı… Yersiz yurtsuz olmak ne güzel. Sağım yok, solum yok. İçim yok, dışım yok. Hiç bir yerdeyim, her yerdeyim, kimsesizim, herkes olmuşum. Ve bunu seviyorum, vatansız olmayı seviyorum.
Yorum BırakSeries: Beş Şarkı
Yeşil bir yaprak döne döne düşüyor yeşil bir suya. Suyun içinden kaynıyor koyu yeşil ışıklar ve derin kara yeşil yosunlar. Sazlıktan havalandı kuşlar. O anda asılı kaldım. Oyunu bırakamamışım, annem de kızacak. Ellerimle ağzımı kapamışım, kulaklarım da kızarmış, işte o anda kala kaldım. Derin uykularda mışıl mışıl büyürüz, bir günde. Üstümüze atılmış bir battaniye, battaniyeye işlenmiş yıldızlar, dünyalar, bir koca ay, afrika, evet bütün afrika ve bütün vahşi hayvanlar, güzel kızlar ki çok güzel kızlar biraz da vahşi hayvanlara dahildir, korna sesleri, renkli balonlar, itfaiyeci kamyonları, vapur düdükleri. Çekerim kafamın üstüne, canavarlar gelip de yemeden. Çocuğum, derin uykularda mışıl mışıl.…
Yorum BırakGüzelim gelip kıvrılır göğsüme, evet derim. Sevişmemizin şiddeti çektiğimiz acılarla doğru orantılıdır. Ne kadar kalp kırdıysak. Ve ne kadar ezildiysek. Hayır derim, sizler acı çekmemişsiniz. Yoksa sevişirken birbirinizi ısırırdınız. Yıldızlar ve çiçekler üstüne düşünmekten ve neden bazı kelimelerin tınısının kulağa güzel geldiğini merak etmekten yalnız düşmüşüz. Sahi neden? Bak, yalnızlığımız ne büyük bir saçmalık. Bir arı gelip kondu beyaz papatyaya ve yalnızlığımıza son verdi. Derim bir anda oluverir her şey. Bir anda doğar güneş, bir anda çocuk olur büyür bebek. Bir anda. Bu fikir yıkar bizi, temizler, aklar paklar mis gibi… Bir anda olur her şey, bir anda. Eskimiz yenimiz…
Yorum BırakHep yenide gönlümüz. Yeni gelince nasıl da ümitle doluyoruz. En çok yeniyi seviyoruz. Otel odaları bile elden gelse her girişimizde değişse, aaaa desek, duşa bak. Bisikletimiz, arabamız, sevdiğimiz, kendimiz her baktığımızda değişsek, her bakışımız bir başka olsa, bir sevecen bir öfkeli, bir mavi, bir siyah. Biz ölsek dirimiz gelse. Dirimiz gelip değişmiş yolu şaşırsa. Manavdan yeşil bir elma alıp eve mavi bir kirazla varsak. Yeni gelse, gene gelse, ara vermeden gelse. Daha yenisi, yenimiz gelse, tozu dumana katsa, yıkıp ardına bile bakmasa, göğsümüz bir çiçek gibi açılır ferahlardı o zaman, o zaman galiba yaşadığımızı dahi iddia ederdik. Dirilirdik, hep taze,…
Yorum BırakBu eski şehir midir? Ne ellerim küçük ne ben çocuğum. Teyzem hayatta değil üstelik. Teyzem öldüyse ben hayatta olamam aslında veya ben yaşıyorsam o ölmüş olamaz diyelim. Okuldan döndüğüm uzun daracık sokak. Değil elbet, bu o eski şehir değil. Kaldırımlarına vura vura kendimi kahrettiğim. Bu kabarıp sönen de kim, anne olan, çocuk olan, kurulup şehir olan, yıkılıp dökülen sonra? Üzerinden ordular geçen, gençken yaşlanıp kuruyan. Bir toz bulutuyum ben, bozkırdan kabarıp gelen. Söylesene sen kimsin, aşık olunan, cinayete kurban giden? Ne ellerim küçük ne ben çocuğum, yok bu o Eskişehir değil. Siyah beyaz bir kedi, bir kış günü, çıtırdayan bir…
Yorum Bırak