önce sesli harflerimi yitiriyorum alfabemde. kim çaldı, ne zaman, nasıl oldu hatırlamıyorum. rüya görüyordum. uyandığımda sesim çıkmaz oldu.
(bak; düş’ten uyandığımda sesim çıkmaz oldu)
zorladım kendimi. cılız bir “a” sadece. a..aa..aaa… elimde bir tek kalan; “a”.
konuşup yazamıyorum bu yüzden. soranlar şaşırıyorlar. “aaaa” diyip her şeye şaşırmama şaşırıyorlar. şaşırmıyorum.
(şaşırmıyorum ki.)
tam alıştım derken bir gün, bir zaman -ama mutlaka ansızın- M’nin de yittiğini farkediyorum.
(M’yi kaybediyorum)
beni’M diyebilmem için gerekli olan M’yi. şimdi hiç bir şeyi sahiplenemiyorum bu yüzden. elimdekileri de kaybetmiş, sanki hiç olmamışlar gibi.
bir harfi kaybetmekle nasıl olur bu?
M…
beniM, diyemiyorum işte. üstelik ben buyuM diyemiyorsun ki; geçmişin, şimdin ve dahi geleceğinin toplamı olan bütünün anlamlı olsun.
tüm bunlar bu kadar bağlı mı özneye? yani hiç’sen ve yok’san hiçten yoktan bir piç.
aaaa…
bak buna şaşırıyorum işte
elimde avucumda kalanları birleştiriyorum bu yüzden.
belli belirsiz çıkıveriyorum ağzımdan “ah”…
ah!
…eşlik ediyordu yazarken, yitirdiklerimiz öldürdüklerimizken, insan ne çok aya benziyor, “güneşin altında her şey uyum içinde -ama- güneş örtülmüş ay tarafından”
Yorumlar