Uyandığımda gece yarısıydı. Saatlerdir uyumama rağmen hala yorgundum. Bir sigara yakma niyetiyle pakete uzandıysam da boş olduğunu anlayınca, hem sigara hem biraz hava alırım diye düşünerek dışarı çıkmak üzere ayaklandım. Kapıyı çekiyordum ki anahtarlar deyip geri döndüm. Masanın üzerinde duran anahtarlığa uzanınca her şey aniden ağırlaştı. Gözlerim yeniden doldu, telefon elimde büyüyordu. Gözümü kırpmadan, tuşlara arka arkaya basarak “vardın mı? merak ettim” yazdım. Sonra kendime düşünme fırsatı vermeden gönderdim, gitti. Tek isteğim bu yoksunluk, bu yok sayılmışlık halini biraz hafifletmek için öfke veya nefret dolu da olsa bir cevap alabilmekti.
Köşedeki tekel bayiye yaklaşırken yaşlar damlaya dönüşmesin diye gözlerimi olabildiğince açıyordum. İyi akşamlar deyip iki bira istedim. Oldukça kötü görünüyor olmalıydım ki yüzüme fazla bakmamaya özen göstererek iki kutu birayı siyah poşete koyup verdi. Elimde telefon, mesaja cevap beklemenin verdiği heyecanla yürüyerek eve döndüm. Küllük, sigara, çakmak ayarlayıp televizyonun karşısındaki tekli koltuğa iliştim. Biradan ilk yudumu alıp bir sigara yaktım ve olası bir cevabı kaçırmamak için telefonu cebimden çıkarıp önümdeki sehpaya koydum. Yanımdaki uzaktan kumandayı alıp televizyonu açınca karşıma kocaman ışıklı bir “TSM Solistler Geçidi” yazısı ve Trt spikeri çıktı. “Programımıza söz ve müziği Ferit Sıdal’a ait, rast makamında bir şarkıyla devam ediyoruz. Sanatçımız Salih Kahraman seslendiriyor:
hicran olacaksa bu aşkın sonu
bırak git kalbimi delme boş yere
maksadın naz edip üzmekse beni
gittiğin yerde kal gelme boş yere”
Tam da o anda telefonum gelen mesajla titredi. İçimde filizlenip bütün bedenimi saniyeler içinde ele geçiren ümitle sehpaya uzanıp telefonu aldım. Mesajı açmak için bastığım tuşların ardından bende kayıtlı olmayan numarayı görünce elimde telefonla koltuğa yığılıverdim. Öylece numaraya bakıyordum. Tanıdıktı ama sahibiyle irtibatı kafamdan silinip gitmişti. Mesajda “Cemal Süreya ile gözgöze geldik az önce, yaşıyor musun?” diyordu ama bana bunu yazabilecek biri aklıma gelmiyordu. Düşünmeyi kesip biradan bir yudum daha aldım. Hissettiğim bir anlık ümit vücudumdan çekilince içimi yeniden yoksunluk hissi kaplayıvermişti. Koltuktan aşağı biraz daha kayıp televizyonun kumandasına uzanırken aynı numaradan bir mesaj daha geldi: “Ben Ceren”.
"Payanda" tefrikasının tüm parçaları:
Yorumlar