Nalan Hanım endişenin kırıştırdığı sert gözlerle Lale’yi süzdü. “Gel canım”. Ağlayan genç kadının koluna girdi. Üst kata çıktılar. Lale kendini tıpkı çocukluğunda olduğu gibi teyzesine teslim etti. Böcekle dolu bir odaya yeniden girmiyormuş gibi. Nalan Hanım sert bir sesle bağırdı: Çekilin. Yerdeki karaltı yatağa giden bir boşluk araladı. Lale kanamaya devam ediyordu. Yatağa bıraktığında titrediğini farketti yaşlı kadın, elini alnına bastırdı. Ateşi yükselmişti. İşaret parmağını tehdit eder gibi savurarak yerde duyargalarını yatağa çevirmiş hamam böceklerine çıkıştı: Sakın yaklaşmayın, ne hale getirmişsiniz kızcağızı. Banyodan soğuk su ve havlu getirdi. Gecenin bu saatinde yardım isteyebileceği hiç kimse yoktu. Lalenin alnına, boynuna, bileklerine ıslak havlular sardı. Genç kadına öyle daldı ki yatak örtüsünden yavaşça yükselen böcek dalgasına dikkat etmedi, biri eline değinceye kadar. Sinirle bir fiske savurdu. Hayvan duvara kuru bir kabuk gibi çarpıp düştü. Yerdeki karaltıdan öfkeli bir tıslama yükseldi. Böcekler bir karar vermek için başka bir işaret daha bekliyordu. Sabırsız ve aç. Kadın yıllardır böyle bir saygısızlık görmediğinden şaşırdı önce, sonra korkudan eser olmayan bir sesle konuştu: Defolun odadan. Hemen çıkın. Böcekler geriledi. Yatağın üstünde kıpırtısız kaldı bazıları. Kadın ilerlemeye cesaret edemeyeceklerini anladı. Genç kadına döndü ve yüzünde ölümün solgun rengini gördü. Bir kaç saat öncesine kadar kırmızı bir elmaya benzeyen bu hamile yanaklarından kan hayatı da alarak çekiliyordu.
Lambayı alıp Lale’nin yüzüne tuttu. Ölüm hızla geliyordu, çaresizdi. O sırada yatağın üstünde ve çevresinde kıpırdamadan bekleyen böcekleri farketti. Eteğinin cebinden yuvarlak çerçeveli bir gözlük çıkarıp taktı. Parmaklarının ucuyla birini nazikçe yakalayıp dikkatle baktı. Kanatlarının altında küçük beyaz yumurtaları gördü. Böceği yavaşça yatağın üstüne bıraktı. Bir süre Lale’nin yüzüne daldı. Hayatta her insan bu hesabı yapmak zorunda kalır. İyi ve kötü sonuçları bir arada getirecek bir karar almak. Genç kadının göz altlarında oluşan morluklara baktı. Yapacak bir şey yoktu. Hüzünle kadının geceliğini şişkin karnının üstüne sıyırdı. Kanamakta olan kadınlığından havluları kaldırdı. Bacaklarını iyice aralayıp çekildi. Böcekler önce yavaş sonra çıldırmış gibi bacakların arasına birikti. Kadınlığı görünmez oldu. Rahim ağzından teker teker rahme girdiler. İkizleri saran zarları patlattılar önce. Sıvı dışarı çıktığında yüzlerce hamam böceği daha fazla içebilmek için birbirine girdi. Öyle yoğundular ki Nalan Hanım sıvının akışını farketmedi bile. İçerdekiler göbek bağını takip ederek rahme tutunduğu yerde kanamakta olan plasentaya ulaştı. Yer yer rahimden ayrılmış bu sıcak et parçasıyla rahim arasındaki boşluklarda sayısız kan balonları oluşmuştu. Hepsinin içine yerleştiler. Yumurtalarını bıraktılar. Sabaha kadar bir tane bile atlamadan reçine kıvamlı bir sıvıya bulaşmış yumurtaları rahme yapıştırdılar. Gün ağarırken uzaktaki balıkçı köyünden bir ezan sesi geldi. Güneşin ilk ışıklarıyla artık girip çıkan bir böceğin kalmadığını gördü Nalan Hanım. Kanama dinmişti. Lale sayıklıyordu. Tam bir haftada inanılmaz irilikte böcekler yumurtaları kırıp dışarı çıkacaktı. Onların çıktığı ana kadar ateşli bir uykunun içinde sayıkladı kadın.
"Patika" tefrikasının tüm parçaları:
Yorumlar