“Kırk yıl” dedi çoban. “Kırk yıl kırk kuşak koyun güttüm bu çayırda. Kırk yıl boyunca bir tanesi şu patikadan sapmadı, yolunu şaşırmadı. Ahıldan çayıra, çayırdan ahıla. İşte şu gördüğün benim ellerim. Hepsi ellerimde doğdu, aynı ellerle kendim kestim çoğunu, bu ellerle yüzdüm postunu. Bu sessiz, taze sabaha aldanma. Huzur bulmadım. Geçmedi elime hiçbir şey, yıldan yıla patikada ufalan taşlar ve gökte solmuş yorgun bir güneşten başka.” Kalktı ayağa ve gözleri çok uzakta korkunç bir manzaraya bakar gibi büyümüş, yutkundu. “Bir koyun gibi yaşayıp bir koyun gibi ölmek istemiyorum. Bu köyün kırkıncı çobanı olmak istemiyorum.”
Ve yürüyüp gitti kendi kendini güden bir çoban, ardına bir an olsun bakmadan.
"Patika" tefrikasının tüm parçaları:
Yorumlar