Bir sinemanın önünde dururmuşum. “Pan’ın Labirenti” oynuyormuş. Koca İstanbul’da sevgilinle geçecek başka yer, başka zaman bulamamışsın; önümden geçip gitmişsin. Midem sancıyarak oturmuşum sinema koltuğuna ve film oynamış. Labirente düşmüşüm. Meğerse çocuğun gördüğü hep hayalmiş, gerçeğe dayanamıyormuş. Öyleyse hayal kurmak ve inanmak tehlikeliymiş. İşte gerçek apaçık önümdeymiş; yürüyüp gitmişsin. Gözlerim dolu dolu olmuş; o kız çocuğunu ne de güzel anlamışım. Sonra?
Sonra birlikte film izlemeye başlamışız. Sonrasını biliyorsun. Hayal kurmak o kadar kötü değilmiş.
İç çektiren satırIara saygıyIa..
TeşekkürIer.