İçeriğe geç →

SYKLMLR Yazılar

MÜLTECİ

gül kılıçtan keskin kokar. gel dedi bana, sen oralarda yapamazsın. ağlıyordum. nihayet ağlıyordum. bir yer bulmuştum dünyada kendime. sokuldum.

Yorum Bırak

BÜTÜN SAÇMALAR YALNIZMIŞ

iki paralel çizgi varmış. hiç kesişmemişler. damlıyorsun çiçeğin sus dediği, ballanarak ağızdan taşan sevgi dili. kör, sağır, madem ki ölüsün, gitmişin bi haylice. gri bulutlara salınan teras balkondan, takla atar güvercinler. bir ikindi vaktidir. ve içine çökmüştür yolların çamur ağırı, o anlatılmaz yorgunluk. yalan bitmiştir. her şeyi var edip, hiç başlığı altında toplayan sevgi. hiç bir şey yokmuş, her şey varmış. dayanılır gibi değilmiş. madem ki evimizdir, yırtın perdeleri. yırtın perdeleri. vakit çok az kaldı. yırtın perdeleri. hiç bir yol hiç bir yola çıkmadığındandır, hep kayboluşumuz. sabahın köründe aşık uyandığındandır. insandan daha güzel bir şey görmedim ben, yalnızlık ve saçmasapan…

2 Yorum

ANNELER GÜNÜ HEDİYESİ

anneler gününde anneme şunu sormak isterdim; ben az önce farkettim ki, kız arkadaşımdan ayrıldıktan sonraki 2 yıldır evimi pek toplamıyorum. genelde evi bok götürüyor anne. her nasılsa ben az önce anladım ki, 2 yıldır gelip senin evi toplamanı bekliyorum. oysa sen 6 ayda bir gelip evi topluyosun. sonuç olarak ev çok dağınık, hem de pis anne. şimdi bu sorunu yaratan sen misin, yoksa benim arızalı olmam mı? artık bu soruyu duyunca bilincinin içi dışı tatmin olur. hadi iyi anneler günü sana.

Yorum Bırak

KAN KARDEŞ

korku iyi değildir ya diyordu. iyi nedir dedim. varolan iyidir. olduğu gibi. bakır kömür ve kandan sıçramış. şimdi karanlık geride kalırken çocukluğumla uzatılmış bir veda olduğunu gördüm hepsinin. bir eks atarsın, tüm dünya kardeş olur. bir duman… anne vardır o zaman. güneşli bir bahçedir. sarılınır. koklanır. memesinden süt akar. yumuşacık kolları vardır. anne vardır. güvercin sesleri, çok sevdiğim o deniz. kıyısında temiz yürekli adamların gün boyu şarkı söylediği. sonra gece olunca ağladıkları. elleri yırtılmış, bronz alınları kırış kırış. çok sevdim o çocukluğumu. bir adam tanıdım. hep 13 yaşında. göz yaşını saklamış. bir damla kalmış. o denizden hiç çıkmamış. dost aradım…

Yorum Bırak

Paralel

iki paralel çizgi varmış. sonsuza kadar kavuşmamışlar.

4 Yorum

MASUMİYET

elinde bir hayli birikmiştir masumiyet. başlarsın bozdurup nakte çevirmeye. ver masumiyet, al güvenlik. ver masumiyet, al özgürlük. ver masumiyet, al gerçek. hızla bulanır su. kendinin acı bilgisini çalışmaya başlarsın. çürük yanlarını görür olursun aniden. düşün dur. başedemezsin. hayatın tadı değişir. her şey biraz griye çalar. evlere servis paket çözümler tükenmiştir.

Yorum Bırak

GELME BAHAR, GELME İSTEMEM

gelme bahar, gelme istemem. aşıkta ümit biter mi, insaf et, kırma. kırma beni daha. gelme bahar, gelme istemem. dışarda çiçek açar, içerde insan solar. sevindirme ey bahar, merhamet. ben o güzeli sevmişim, ne olursun su verip de yakma daha canımı. ben o çiçek değilim ey bahar, ne olursun gelme. beni böyle yollarda deli divane gezdirme daha. kandırma gene. ben o çiçek değilim ey bahar, beni seven çıkmadı daha. yerden yere vursa da o güzel beni, gülüp geçse de bana, sen bari insaf et, bir kez olsun gelme.

Yorum Bırak

Razı

aşk nihayet terkediyor beni. gönül koymadan, hoşçakal bile demeden. vakti dolan ve gerçekten yaşanmış bir ömür gibi. gökten sessiz sedasız eksilen bir yıldız gibi. yalnızca razı oldum. güle güle…

2 Yorum

ARABALI HİKAYE

“biz” diyor, gözleri fal taşı gibi açılmış, “birbirine düşkün bir aileyiz, kimle evli olduğunu bir daha düşün. kardeşimle böyle konuşamazsın”. bu kadın bir zamanlar “biz” dediğinde ikimizi kastederdi. gözlerinin ümitle bana baktığı da oldu, benim de ona aşkla baktığım günler. boğaziçi”ne yeni başlayan kardeşi son bir aydır bizim evde kalıyor, daha doğrusu onların evinde. kayınpeder “nasılsa size kalacak oğlum, boşuna gençliğinizde sıkışmayın” diyip evin anahtarlarını elime bıraktığında şanslı bir adam olduğumu düşündüm. o zaman bile sevinmedim şimdi farkediyorum. bu sabah şu anda bana bağırmakta olan kadının erkek kardeşi yine böyle gözlerini fal taşı gibi açarak “bu ev bizim” dediğinde duyduğum…

Tek Yorum

PARKLI HİKAYE

akşam babam işten gelince yürüyüşe çıkıyoruz. yoksa çok canım sıkılıyor evde. sokaklarda askerler var. annemle babam başıma bir şey gelir diye korkuyorlar. askerler anarşiyi önleyecekmiş. umutla bekliyorlar. babamın elini bir an olsun bırakmıyorum. ne zaman bir asker görsem hemen selam veriyorum, gülüyor babamla birlikte onlar da. köşedeki pastaneden fare şeklindeki küçük pastalardan alıyoruz. kuyruğundan başlıyorum yemeye. balıkçılar çarşısının içine dalıyoruz. bağırış çağırış. balıklar çırpınıyor. çok eğlenceli bir yer burası. varillerin içinde hala yüzen balıklar da var, donuk donuk bakanlar da. bazen ölü köpek balıklarını sererler ortaya. balıkları severim ben. tahta bir köprüyü geçip, ayakkabıcılar çarşısına giriyoruz. babam tamire bıraktığı ayakkabılarını…

Yorum Bırak

BEYİN

yok efendim yoruluyormuş da dinleniyormuş, yok kendini düzenliyormuş da kimyasal atıklarını temizliyormuş. laf. karaciğer organ değil mi? dalak organ değil mi? işi gücü yalan. yatıp uyuycak, bütün derdi. her lafı yalan, her işi dolan. bi organ sen misin ulan?

Tek Yorum

BİSİKLET HİKAYESİ

burda asfalt bitiyor. belediyenin yeni yaptığı yolun inşaatı başlıyor. şehirden çıktım. tekerler toprakta dönmeye başladı, şimdi rahatım. sabahın köründe ne işim var kırda bilmiyorum. nehrin akış yönüne ters sürüyorum. yanımdan hızla geçen arabalar yok artık, apartmanlar yavaş yavaş kayboluyor. yaz sabahının diri serinliği güzeldir. bu saatte üstüne çiğ düşmüş çimlerle bir olup titremek güzeldir. gök temiz, ufukta tepeler açık seçiliyor hala, kuru toprak havadaki nemi emiyor. kuş sesleri. uykum açılıyor, hızlanıyorum. az sonra bir piknik alanının içinden geçiyorum. şehre bu kadar yakın olunca insanlar sık geliyor, etrafa gazeteler, pet şişeler, mangal külleri saçılmış. sevgilinle vakit iyi geçsin diye sevişmeye başladıysan…

Tek Yorum

MÜHİMMAT

diyecektim ki bir, bu yazdığın şiir değil; iki, can yücel’in değil. dememe fırsat kalmadan yığılmışım yere. nice sonra gözlerimi açtığımda farkettim herhalde… merminin nerene geldiğiymiş mühim olan… tabancanın markası değil.

Yorum Bırak

TAVŞAN HİKAYESİ

almanya’daki dayım geçen ay oyuncak bir tavşan getirdi bana. iki bacaklı, kolları olan bir tavşan. tavşanımın boyu benimkinden uzun. üstünde çizgili bir pijama var. hep hınzır bir sırıtışla bakıyor bana. hadi evden kaçalım. hadi ağaca tırmanalım. hadi ateş yakalım, kuş yakalıyalım. boyumdan uzun kocaman bir tavşan, ancak iki kulağından tutarak yerde sürüyebiliyorum. ben de onunla konuşuyorum. yatalım tavşanım, geç oldu, sonra annem kızar. acıktın mı tavşanım, hadi yemek yiyelim. tavşanım sana masal anlatıyım ister misin? gece uyanınca sakın korkma, kaçırmaya çalışan olursa ben korurum seni. biz babamla yürüyüşe çıkıcaz, uslu dur emi tavşanım. ağlama tavşanım, dizimdeki kan birazdan diner. dün…

Yorum Bırak

YÜRÜYEN DE BİR, YOL DA

mecbur, çekeceksin bu çileyi, mecbur. gördükçe canlanacak için. için kan ağlayarak, mecbur… sabret diyeceksin sabrettiğine inanmasan da. nasılsa yol da bir, yürüyen de… bir yere varılır elbet. bekle biraz daha, büyürsün; bekle biraz daha, gülersin. hele bekle biraz. el alem diline de doladı mı, bir de rezil olduğumuz tamamlanırsa, bak o zaman aşk neymiş. her bakışında elinde olmadan fışkıran bu sevinç, anlamsız ümit, nerden geldiği belirsiz mutluluk, göğsünde kabaran alev, açan çiçek… her taşın altına saklanan resmi, her söze sızan ima, bir türlü kurtulamadığın, o yüze sürüldün mü? yoksa o yüzden sürüldün mü? dayanamayacağın kadar güzeldir bazen. bakmaya doyamadığın değil,…

Yorum Bırak