Her sabah beni uyandırdığı haşmetli zil sesinin ardından mekanik, sevimsiz bir kadın sesiyle “good morning” diyen bir çalar saat almıştım. Alırken bu “cabası”ndan haberdar değildim. Başlarda “good morning”den kurtulmanın yollarını aradım. Bir düğme, bir tırnak, bir ayar noktası. Bulamadım. Şu ana kadar edindiklerim arasında en güçlü zil sesine sahip çalar saat olduğundan, bozarım korkusuyla daha fazla kurcalamaya da cesaret edemedim. Bir hafta önce “good morning”özelliği kendi kendini feshetti. Başlardaki tavrıma bozulmuş olacak ki, “kısmen” bozdu kendini saat. Şimdi yalnızca dövercesine çalan zil sesiyle uyanıyorum. Onu çok özlüyorum.
Yorum BırakSYKLMLR Yazılar
Çiçek açtı ağaç, gerçekten açtı. Çiçek koktu, gerçekten çoktu. Yaz geldi, hava sıcaktı, gerçekten kavruk. Yapraklarla bezendi, gerçekten yeşil. Koyuydu gölgesi gerçekten. Karıncanın işi çoktu gerçekten. Kuş da onu yemeliydi, hakkıydı. O gerçekten ağaçtı, biz yalandan insandık. Siz yalandan söylediniz, yalandan dinlediniz. Sabahtan akşama yalan bültenler okunuyor ekranlardan, yalandan göz yaşları dökülüyor. Her özgürlük narası sizi biraz daha köleleştirmek içindi. Doğruyu bulamıyorsunuz artık. Herkes bir yol tutturmuş oluyor nasılsa. Yalansınız. Bir ülkemiz olmadı hiç. Yaşadığımız yalandı. Hiç birimiz gözümüzün önünü göremiyoruz artık. Küçük şeylerden mutlu olma. Çünkü küçük bir şey yok galiba. Şükür vardı. İnsanlar daha az kibirliyken şükrederlerdi. Şimdi…
Yorum BırakYaz akşam oldu, uyansana! Sabah bayraklar asılmıştı Hoparlörden bağırıyordu başbakan Algida dondurma soğuktu Yaşlı kadının gözleme tezgahı sıcak Daha bu öğlen burası bir kasabaydı yetmişlerden kalan, bir tek deniz kirliydi. Çocuklar koştu suya uçan balonlar takarak kanatlarına, sıcak mı sıcaktı. Bütün o çocuklar fidan gibi serpildi, güzel mi güzel oldular. Yaz akşam oldu , haziran temmuza döndü. Belki dünyamız da ısındı, belki… Ne olduğunu kim biliyor artık? Bütün herkes büyüdü, güzel güzel çocuklar oldu. Bunu görmek ne huzurlu bir son. uyusana !
Yorum Bırak“yolculuk” Hayat, olduğu gibi… Koymuşum cebime yalnızlığımı, çıkarıp çıkarıp yakıyorum bir tane. (Yalnızlık üzerine kinaye yapıyorum.) Sana bir gün öyle bir şey diyeceğim ki, öyle bir şeyi sana, yalnız bir gün diyeceğim! (Çehov tarzı öykücülük.) Çok ciddi kurallarla oyunlar oynadık bir zaman. En azından bir tur izlemek gerekirdi. Staj bir bakıma. (Üç kere “bir” dedim, kimse anlamadı. Ki bu da dört. Ki bu da bir oyun.) Eninde sonunda aynı yere çıkıyor ya hayat, ben ona gülüyorum. (Yanlış anlaşılmasın, sana yanmıyorum.) Gündüzler geceleri kovalar, geceler gündüzleri, sonra karışır ikisi birbirine. (Karıştı biraz.) Beş olmuştu aslında. (Uzatmayalım.) En önde kaçıyorum. (Yorum yapmıyorum.)…
Yorum BırakDenetleme sürecinin şu ana kadar nasıl gittiğinden söz edecektik güya. Onun için davet etmişti beni yukarıya. Ama ters giden bir şeyler vardı sanki. Tamam, sevilmeyi beklemek safdilliktir bu meslekte ama, böylesi tuhaf bakışları hak edecek biri de değildim kendimce. Odanın dışındakilerle göz göze geldi bir an. Kaş, göz, işaretleşmeler… – Sizi şöyle arka odaya alabilir miyiz biraz, dedi, mümkünse… – Tabii, dedim tedirgin, ama… – Lütfen… Tamamdı işte, temiz bir dayak geliyordu… Biz ayaklandığımız sırada, aşağı katta çalışanlar da yukarı çıkmaya başladılar aniden, sinsice gülümsüyordu hepsi. Anlamıştım, “Bir tekme de ben atayım bari, hazır yakalamışken.” diye koşturuyorlardı yukarı. “Fırsat bu…
Yorum BırakHüzünlendik işte. Bir kaç haftaya kalmaz gene geçer papaz eriğin mevsimi. Hüzünlendik, zordur rakı sofrasında kız özlemek. Kız erik, yeşil efe, gök kız, mavi su, vesaire… Leylim yeşillim demekmiş biliyor musun?
Yorum Bırak“transit yolcu” Doğup büyüdüğün şehirde, havasını bile solumadan 2 saat geçirip, sonra geçip gitmek yine, yıldızlarına baka baka. Sanki sokaklarında hüzünle sarmaş dolaş, hiç gibi, rüyasını başka şehirlere yorarken. Ama işte, küs gibi. İstenmeyen bir olay geçmiş gibi, aranızda. İki taraf da kendine yediremiyor ilk adımı atmayı. Şaka yollu takılsam, sarılıp kucaklaşacağız. Ama yok, olmuyor. Gerçekten küsüz sanki.
Tek YorumHadi sonuna kadar açtım gözlerimi. Çocuksam beneklerim de var. Hadi beni hayran bırak.
Yorum Bırak– İyi akşamlar, dedi gülümseyen gözleriyle. – İyi akşamlar, dedim ben de, çok başarılısınız. – Nasıl vardınız bu kanıya, dedi, daha evvelden de birlikte uçtuk mu? – Onu bilemiyorum, dedim, belki uçmuşuzdur. Ama onca uçuştan sonra hâlâ yaşadığınıza göre, yüzde yüzlük bir uçuş başarınız var demektir, yüzde yüz güzel oran. – Bu gerçekten güzelmiş! dedi kahkahasını patlatarak, bunu satarım ben bilesiniz! – Tabii, dedim merdivenlere yönelirken, nasıl isterseniz… Temiz havadan ciğerlerime henüz bir yudum çekmiştim ki, dayanamayıp tekrar yöneldim kaptana. – Bu arada, dedim, son uçuşunuzda, inmediniz de, düştünüz sanki? Hostes hanım tutamadı bu kez kendini: – Bu gerçekten güzelmiş!…
Yorum Bıraknasılsa yalnız kalacaksan, hangi yolu neden yürüyorsun? şimdilik gül bakalım. dermansız ve korkmuş, hadi gül bakalım. Şşşş! kimse duymasın kendini öldürüşünü. Gülümse. Yürü bakalım. yürüdüğün şimdi belli olur.
Yorum Bırakbugün ben an içindeyim. halim iyice. halse değişir andan ana, iyi bilirim.
Yorum Bırakönce üç olunur. sonra o üçüncü aradan çıkar. dost olursun. üçüncü yoktur artık. önce üç gerekir dostluğa.
Yorum Bırakgeçer. geçer de geçmek bilmez.
Yorum Bırakhüzün gelir. misafirdir. iyi ağırlarsan sana hediyeler bırakır ve gider. o yüzden zaman zaman hüzne özenir insan, hüzünlü olmasa da.
Yorum BırakBen yokken, sen nasıldın orada? Soğuk muydu? Karanlık mıydı? Korkmuş muydun? Ağladın mı? Özledin mi ya beni?
Tek Yorum