İçeriğe geç →

SYKLMLR Yazılar

Payanda / 9

Bilmem ne pavyonunun önüne parkedip kapıdaki siyah takım elbiseli, kirli sakallı abilerin arasından içeri girdik. Bitik ablalarla bitik abiler, eski tahta düğün sandalyelerinde, koyu bir sigara dumanının altında muhabbetteydi. Siyah bez üstüne yaldızlı harflerle “Ankara Geceleri” yazısı önünde iki sandalye, üzerinde bir elektro saz, bi darbuka… İki abi sahneden iniyordu. Tam biz girerken ara vermişler belli ki, bi anlık sessizlikten sonra müzik başladı. >> Ferdi Tayfur / Can Bırakmadın / 4’58” En dip masaya yürüdük. Müfit abi Kepo’yla oturmuş, arkası dönük, masanın üstü zengindi. Yanlarına yaklaşınca Kepo “Vay kardeşim gelmiş” diyerek ayaklandı. Onu duyunca Müfit abi de “vay vay vay”…

Yorum Bırak

Payanda / 8

Bölüm IV Sabah ezanını duyduğumu hatırlasam da eve ne zaman nasıl geldiğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Eve gelişimi de ne zaman yattığımı da hatırlamıyordum. Hatta sabah geldiğimde kahve yaptığımı, uyanıp mutfağın halini görünce anladım. Uyandığımda, aslında önceki günle ilgili hiçbir şey hatırlamıyordum. Perdeleri, sonra pencereleri, balkon kapılarını bir bir açtım. Sigara kokusundan kaçıp balkona attım kendimi. Zeynep aklıma gelince kalkıp bir çay koydum. Aklıma gelen her ayrıntıda evdeki yerimi değiştirip yeni bir iş buldum kendime. Böyle birkaç saat geçirdim. En son camları siliyordum. Bir kova su, içine biraz camsil… Ona gelene kadar da banyo temizlenmiş, ev toplanmış, Zeynep’in kalan ufak…

Yorum Bırak

Payanda / 7

Bölüm III Otobüs durağına arkamı dönüp yokuşu esneyerek tırmanırken tek bir araba bile geçmedi. Telefonun saati gece iki küsürü gösteriyordu. İlerideki boş arazide yanan ateşi telefondan başımı kaldırınca farkettim. O sırada etrafta gidilebilecek tek yermiş gibi duran ateşe yaklaştıkça başında oturan iki kişi belirginleşmeye başlamıştı. Aramızdaki mesafe sesimi duyabilecekleri kadar kısalınca “merhaba iyi geceler” dedim. “Sağol bilader” diye yanıtladı biri. Diğerinden de yarım ağız bir “eyvallah” duyuldu. O anda kolunun bir hareketiyle orada olduğunu belli eden bir başkası ise arabayla ateşin arasına yerleşmiş, battaniyeye sarınmış yatıyordu. Ateşe sokulduğumu görünce üşüdüğümü anlayıp buyur ettiler. İlk birkaç dakika kimse konuşmadı, yalnızca, oturmakta…

Yorum Bırak

Payanda / 6

İlk şaşkınlığı üzerimden atıp “yaşıyorum, hayırdır?” yazdım. Aradan iki dakika geçti geçmedi yeni bir mesaj geldi: “Bugün eşyaları yerleştirirken telefon rehberimi buldum. Kurcalarken numaranı görünce bir yoklayayım dedim”. Cevabı yazmaya başlayınca, baktım uzayacak, aramak daha akıllıca geldi. Nefes nefese ama gülerek “Sıkıldın de mi yazarken?” diye açtı telefonu. Güldüm. “Hayırdır, niye nefes nefesesin?” soruma “Eşya yerleştiriyorum” diye cevap verince ikinci kez gülümsedim. “Gül gül, yine taşındım evet” “İyi etmişsin, nereye taşındın?” “Ankara’ya” “Hadi canım! E Hoşgeldin o zaman, iyi etmişsin” “Bakıcaz artık iyi mi ettim kötü mü…” “Cemal süreya neden beni hatırlattı?” “Ya nası hatırlamazsın? Şu senin Cebeci’deki eve ilk…

Yorum Bırak

Payanda / 5

Bölüm II Seneler önce bir arkadaş, çirkin zeynep yok dünyada demişti. Neden bahsediyorduk bilmiyorum. Sonra “çirkin zeynep de yok çirkin ceren de çirkin pelin de” diye eklemişti. Ceren güzel kadındı hakikaten. Bizim bölümdeydi, birçok derste aynı sınıfta olduk. Uzun süre, uzaktan selamlaşmalarımız dışında bir iletişimimiz olmadı. Şu başını öne eğip yavaş yavaş yürüyen, güzel yüzlü, minyon, kendine has giyim tarzı olan kadınlardandı. Çok arkadaşı yoktu, çok da konuşmazdı. Daha okulun ilk günlerinde, hepimiz liseden yeni çıkmış, çocukluktan kurtulmaya çalışan yeniyetmelerken, onun bakışlarında, duruşunda bir olgunluk, bir görmüş geçirmişlik vardı. Birkaç kez kantinde arkadaşlarıyla sohbetine kulak misafiri olmuştum. Hatırı sayılır bir…

Yorum Bırak

Payanda / 4

Uyandığımda gece yarısıydı. Saatlerdir uyumama rağmen hala yorgundum. Bir sigara yakma niyetiyle pakete uzandıysam da boş olduğunu anlayınca, hem sigara hem biraz hava alırım diye düşünerek dışarı çıkmak üzere ayaklandım. Kapıyı çekiyordum ki anahtarlar deyip geri döndüm. Masanın üzerinde duran anahtarlığa uzanınca her şey aniden ağırlaştı. Gözlerim yeniden doldu, telefon elimde büyüyordu. Gözümü kırpmadan, tuşlara arka arkaya basarak “vardın mı? merak ettim” yazdım. Sonra kendime düşünme fırsatı vermeden gönderdim, gitti. Tek isteğim bu yoksunluk, bu yok sayılmışlık halini biraz hafifletmek için öfke veya nefret dolu da olsa bir cevap alabilmekti. Köşedeki tekel bayiye yaklaşırken yaşlar damlaya dönüşmesin diye gözlerimi olabildiğince…

Yorum Bırak

Payanda / 3

İçerinin havasızlığından mı, yoksa yağmur kokusunu alma isteğinden mi bilmiyorum, bir süre sonra kapıyı açıp balkona çıktım. Yağmurun şiddeti epey artmıştı. Balkon demirlerine ağırlığımı verip iri damlalara başımı uzattığımı hatırlıyorum. Çenemden damlayan suları hissettiğimi de… Gözümü açtığımda koşarak yaklaşan üst komşumuz Metin abiyi gördüm. Otobüsten inmiş, söylene söylene, su birikintilerinin etrafından hızlı ama ufak adımlarla dolaşarak geliyordu. Paçaları su içinde, ters dönmüş şemsiyesini zaptetmeye uğraşırken o da beni gördü. Apartmana iyice yaklaşınca “dalgın dalgın kimi bekliyon aslan” dedi gülerek. Kekeleyerek “yok” diyebildim sadece. “Yok tabii yok. Döver gibi yağıyor yau namussuz” diyip binanın girişindeki küçük çatının altında kayboldu. Apartman kapısının…

Yorum Bırak

Payanda / 2

Başka hiçbir şey söylemeden çantasını omzuna alıp evden çıktı ve kapıyı kapatmamış olmasından bir anlam çıkarmaya gerek bırakmayacak kadar soğuk bir sessizlikle merdivenleri inmeye başladı. O an kapıyı kapatmak aklımdan geçse de bu sahneye bir anlam ilavesi yapacak hiçbir girişimde bulunmamayı tercih ettim. Valizin, apartman kapısının dışındaki demir paspastan geçerken çıkardığı gürültüyü, kapının kapanırken çıkardığı tiz ses izledi. Bunlar olurken ben mutfak penceresindeki yerimi almıştım. Zeynep apartman kapısından çıkarken kırmızı, eski, ikarus marka belediye otobüsü de gürültüyle karşı yokuştan inmeye başlamıştı. Yağmurun altında hızla koşarak, otobüsle aynı anda durağa vardı. Telaşla atladı. Otobüsün patırtıyla kapanan kapılarının hemen ardından uzun gıcırtının…

Yorum Bırak

Payanda / 1

BÖLÜM I Zeynep, yatağın üzerine yığdığı eşyalarıyla uğraşıyordu. Odanın kapısında durmuş izliyordum. Arkası bana dönük, bir hışımla çanta hazırlıyordu. “Bileti” dedim. Sesim gereğinden fazla kısık çıkınca durup boğazımı temizledim. Beni duyunca elleri durmuştu. Başını çevirmiş, omzunun üzerinden yarım yarım bana bakıyordu. “Bileti kaça aldın” dedim, kırık dökük. Başını yeniden önüne çevirip, aceleyle “seksen liraya” dedi. Yatağın üzerinden seçtiklerini hızla katlayıp çantaya yerleştiriyordu. Söyleyecek başka şey kalmadığını anlamış olsam da odanın kapısından ayrılırken “saat kaça” dedim hiçkimsenin duyacağı sesimle. Hazırlanması çok uzun sürmedi. Bu yoculuğu zaten kafaya koymuş, yanına neyi alıp neyi almayacağını sanki önceden planlamış gibi görünüyordu. Tüm kıyafetleri, eşyaları…

Yorum Bırak

Metin üzerinde çalışmalar / 12

“Okudum” diye yanıtladım. Derin bir nefes çekip söze nasıl gireceğimi düşündükten sonra, “Metin” dedim, “Zehra’yı çok merak ettim, sende bir fotoğrafı var mı?”. Metin dudaklarını buruşturarak makul bir süre düşündükten sonra, “Bilmiyorum hocam, bir bakmam lazım” diyerek yanıtladı sorumu. Ürkütmekten, sorguya çekiliyormuş hissine kapılmasından çekinerek “Tamam, bir bakarsın, bulursan bir sonraki görüşmemizde yanında getir. Merak ettim gerçekten” diye ekledim. Ardından da Zehra’yla şu yolculuğa çıktıkları arabasının markasını sordum. Belli ki bu soru çalışmadığı yerden çıkmıştı Metin’in. Yüzündeki, bir yandan bilmiyorum diyen, bir yandan şüpheyle düşünmeyi sürdüren o ifadeyle uzun uzun bana baktı. Kendi yarattığı gerçeklik içerisinde bir nirengi noktası aradı…

2 Yorum

Metin üzerinde çalışmalar / 11

13 Giderken bıraktığı notu ertesi gün kahvaltıdan sonra buldum. Salonun kapısının yanındaki küçük sehpanın üzerinde. Yanından geçerken rüzgarımla hareket edince farkettim. Erken kalkmak zorunda kalmış çocuk gibi, doğrulup yavaşça geri uzandı yerine. Ne olduğunu görür görmez anladım elbette. Alıp masaya oturdum, okudum. Sonra kalkıp bir çay koydum kendime. Masaya dönüp yeniden okudum. Kolumu yerçekiminin insafına bırakınca dikkatim dağıldı. Hayret nasıl da ayrıntılarıyla hatırlıyorum. Elim önce masaya çarptı, masanın sarsıntısıyla çay tabağında duran kaşık mesai başlangıcını haber verir gibi şıngırdadı. Zehra’nın kısa notunu masaya koydum. Çayımdan son yudumu da alıp masadan kalkarken günün rutini çoğu gün olduğu gibi hissettirmeden içine alıverdi…

Yorum Bırak

Metin üzerinde çalışmalar / 10

11 >> Göksel / Hastasıyım / 3′ 52″ Hadi gidiyoruz, diye açtım odanın kapısını. Yatakta uyuşukluk yapıyordu. Saat ikiyi geçmişti. İlçenin tek belediye otobüsünden yeni inmiştim. Elimde benzin bidonu, terden sırılsıklam olmuş tişörtümün göğsünü sallayıp serinlemeye çalışıyordum. Nazlanması devam edince az önce pazardan iki milyona aldığım radyoyu açtım. Başta sesin nereden geldiğini anlamadı. Sesi biraz daha açıp radyoyu cebimden çıkardım. Ardından, parçayı söyleyerek, yavaş yavaş tişörtümü üzerimden sıyırdım. Kalk hadi! Uykulu uykulu bir güzel dans ettirdim. Üç dakika elli iki saniyelik eğlenceden sonra giyindik. Ortalığı toplamamız on dakikadan az sürdü. Bakkalın sattığı tek gazeteden bir tane alıp huni yaptım. Cebinden…

Yorum Bırak

Metin üzerinde çalışmalar / 9

9 Yatağımda dönüp çalan telefonu gözlerim kapalı buldum. Kulağıma yaklaştırdığımda ben daha efendim bile diyemeden “ben olsam kavunu atmazdım” dedi. Sabah saat kaçtı hatırlamıyorum. Yorganı yeniden üzerime çekip telefonu kulağımın üzerinde bıraktım. Bir süre daha duydum sesini. Sonra dalmışım. Uyandığımda sabah olmuştu. Esnaf yavaş yavaş açıyordu dükkanları. Bazen kepengin açılırken çıkardığı sesten ayrı bir haz aldıklarını düşünüyorum. Hala çalışabildiklerini ya da hala hayatta olduklarını hissettiriyordur belki. Veya bunları etrafa duyurmanın bir yoludur; ben hala buradayım, der gibi. Aklımdan bunlar geçerken saate baktım. Tam o anda hemen yanımızda kopan kepenk gürültüsüyle Zehra da uyandı. Arabayı park ettiğimiz yer, yorgunluktan olsa gerek,…

Yorum Bırak

Metin üzerinde çalışmalar / 8

6 Uzun bir yoldan, uzak bir yerden döndüm. Tatil veya kafa izni diyelim. Akşamüzeri apartman kapısında karşılaştığımız kadın “döndün mü?” dedi. Gülüşüme anlam veremeyince başka yapacak bir şeyi kalmamış gibi O da güldü… Bir şey söylemeden eve girdim, çok geçmeden uyumuşum. Sabah uyandığımda Zehra yanımdaydı. Akşama doğru yeni yolculuğa onunla çıktık. Şimdi yoldayız, birazdan sabah olur, bir durur sigara alırız. Çayımızı içerken ben sana apartman kapısındaki kadını anlatırım. 7 Yola çıkalı iki günden fazla oldu. Saat olarak hesaplamak istedim ama dikkatim dağılıyor. Kaset başa döndüğüne göre kırk beş dakikadır susuyoruz. 8 Gecenin bu saatinde dinlemek istediğim şarkı hala evin bir…

Yorum Bırak

Metin üzerinde çalışmalar / 7

3 Bugün ellinci oldu belki arayışım. Telefonumu da kaybetmişim. Eski rehberimden buldum telefonunu. Ama açmıyorsun. Gece diyorum birlikteydik. Birlikteydik işte aynı yataktaydık. Şimdi ne oldu yani? Bardaki kızı diyorsan o yalan. Ben uydurdum onu. Hem evdeydim o gün, içkiyi sevmem ben bilmiyor musun? Yalandı onlar. Hayaldi veya. Uydurdum işte. Çok uydururum ben. Ellinci oldu belki bugün arayışım. Öldün belki. Sokakta köpekler saldırdı ya da kamyon ezdi ne bileyim. Belki hastanedesindir şimdi, telefonun asfaltın orta yerinde çalıyordur. Arabalar geçiyordur yanından. Kocatepe’nin yanından giden tünel… Kimse yürümez bu saatte oradan. Kimse görmüyordur telefonunu. Ama sen de yürümezsin oradan bu saatte. Yo yo…

Yorum Bırak