Metin, bir yıl önce anne babasını birer ay arayla kaybettikten sonra evdeki eşyalara hiç dokunmadan yeni bir ev tutmuş. “Annem babam ölünce proje patladı hocam. Çıkmak gerekti. Tam deli olacaktım yoksa. Ufak bir ev buldum. Eski evi öylece bırakıp, kendi eşyalarımı aldım çıktım. Bizimkilerden kalan birikmiş para vardı. Bir süre kafayı toplayana kadar onunla idare edeyim, sonra da ya eski işi devam ettiririm veya bakarım yeni bir şeyler diye düşündüm. Sonrasını da yazdım işte senin deftere. Çuvalladım. Sana anlattığım gibi oldu. Bir bak istersen sonra konuşalım” diye özetledi son görüşmemizden bu yana olan biteni. Sözlerinin sonunda da üç yıl önce hediye ettiğim defteri aramızdaki sehpada önüme doğru itekledi. “Diğer deftere bakmayayım mı?” soruma, “bizimkileri kaybedince pek öyle yazmaya değecek bir şey olmadı hocam, neredeyse en son bıraktığındaki gibidir” yanıtını alınca, önümdeki defteri alarak okumaya başladım.
1
Okumaya en okumamam gereken zamanda başlamıştım. Dört buçuk yaşında okumayı öğrenmiş olmam belki de en büyük hataydı. Okumayı kendi kendime sökünce, bizimkiler gaza gelmiş olmalı ki, kendimden iki yaş büyüklerle okula kaydedilmişim. Liseye kadar sorun yaratmayan bu durum lisede sınıfın en kısa boylusu, en ince seslisi olmama sebep olacaktı. Bir sürü şeyi etkilemiştir herhalde bu durum. Şimdi de belki yazmak için yanlış zaman. Ama bunu kestirmek güç. Değişiklikleri kaydetmemi istemişti patron. Ancak yazma işi bir yandan da unutmayı güçleştiriyor. Oysa ben unutmayı öğrenebilmek için ne çok uğraştım. Gerçi zamanla kazandığım bu maharet sonrasında her şeyi dönüp dönüp yeniden yaşamamı da kolaylaştırdı belki. Bilemiyorum.
Uzun zaman sonra dışarıdaydım bugün. İşbirlikçi bir köstebek, korkak bir katil tavrıyla atıyordum adımlarımı. Etrafı kolaçan ederek, basbayağı ürkek, tedirgin ama bir maskeyle soğukkanlı görünmeye çalışarak, yavaş yavaş. Neticede yakalanmadan döndüm deliğime.
Akşam, bir cesaretle, eski bir arkadaşı, Naci’yi arayıverdim. Kısa bir özet geçtim. Normal bunlar dedi, yeni çıktın. Hoşgeldin. Sesindeki sıcaklığı beklediğim söylenemez. Hoşuma gitti tabii.
Naci’yle ilişkimiz tuhaftır. Yıllar önce, uzun süredir birlikte olduğu kız arkadaşını aldatmıştı. Elif. Kız da intikamını beni kendine aşık edip, sevişerek almıştı. İşi bitince de bir not bırakıp gitmişti. Not meselesi de ilginçtir. Hep not bırakarak terkederlerdi beni. Naci bu olan biteni öğrenince bir daha görüşmedi tabii benimle. Sonra sonra yeniden görüşmeye başladık, eskisi gibi olmasını beklemeden. Aileden birini ne yaparsa yapsın atamazsın, kayıtsız kalamazsın, unutamazsın ya; öyle bir şey herhalde.
"Metin Üzerinde Çalışmalar" tefrikasının tüm parçaları:
- Metin üzerinde çalışmalar / 1
- Metin üzerinde çalışmalar / 2
- Metin üzerinde çalışmalar / 3
- Metin üzerinde çalışmalar / 4
- Metin üzerinde çalışmalar / 5
- Metin üzerinde çalışmalar / 6
- Metin üzerinde çalışmalar / 7
- Metin üzerinde çalışmalar / 8
- Metin üzerinde çalışmalar / 9
- Metin üzerinde çalışmalar / 10
- Metin üzerinde çalışmalar / 11
- Metin üzerinde çalışmalar / 12
Yorumlar