“Madem öyle, anlatayım hocam” diyerek girdi söze. “Kafanı çok şişirmeyeceğim, hikaye aslında çok basit. Dönüp dolaşıp aynı şeyleri yaşıyorum. İnsanlarla, hayatla, kendimle, dünyayla olan ilişkimde ne kadar çabalarsam çabalayayım aynı hataları belli bir döngüde tekrarlıyorum. Bunun farkına varmadan önce bu çok trajik, çok yorucu bir durum değildi. Farkında değilsin çünkü. Ama bir kaç yıl önce farkına vardım ki, her şey aynı. Arkadaşlar, evler, şehirler, sevgililer değişiyor ama sonuç hep aynı. Ne kadar çabalarsam çabalayayım değiştiremiyorum kendimi. Olmuyor. Aynı sırayla aynı mutluluk ya da hayal kırıklıkları, çekilen, çektirilen acılar falan filan. Ben de bıraktım hocam. Kepengi indirdim. Dükkanı kapattım. Mevzu bu”.
Kendimce makul bir süre söze devam edip etmeyeceğini anlamak için bekledim. Bitirdiğine kanaat getirince de lafa girdim,
– Anladım. Belki bunları daha uzunca, daha ayrıntılı konuşuruz yeniden. İstersen tabii. Peki defterin bu olanlar içindeki yeri ne?
– Bazen çok keyifli imgeler uçuşuyor aklımda. Mutlu anılar yaratıyor aklım hocam. Onların fotoğrafını çekiyorum işte. Fotoğraflarını çekip albüme koyuyorum. İçeride kendi hatıralarımı yaratıyorum yani. Unutuyorum yoksa. Kaybolup gidiyorlar.
– Bana gelmeyi kabul etmenin sebebi neydi peki?
– Kaygılanmış bizimkiler. Üzülsünler istemem. Bir rölanti tutturduk neticede birlikte. Keyfim de yerinde. Kaygılarını gidermeye yardımcı olacaktır diye geldim. İntihar edeceğimi sanmışlar belli ki. Şimdi, orada ne anlatmak istedin gibi bir soru soracaksan da şunu söyleyeyim, bunlar benim kafamda oluşan o bahsettiğim anıların hatırlatıcı anahtarları. Yoksa kafamdakileri, sonra vücudumda hissettiğim mutluluğu nasıl yazayım? Öyle kelimeler, cümleler yok. Sen ilk sevgilini öptüğünde hissettiğin kimyayı, kafandaki elektriği, vücudunda olan biten her şeyi yazabilir misin? Ama o hissi hatırlatacak bir kaç noktayı kaydedebilirsin. O da öyle bir anahtar işte. İçinde ölüm lafı da geçmiş.
– Benimle iletişim kurman peki? Dışarı çıkmış olmuyor musun?
Gülerek, yok, dedi. “Kapıdan konuşuyoruz. Çok emek verdin. Bir de bayağı bir indirim yapmışsın. Niye yaptın anlamadım, tanıdık falansın herhalde. Neyse, sonuçta bu noktaya gelene kadar uğraşmaya devam edeceğini anlayınca, senin vaktini, bizimkilerin de parasını boşa harcamak istemedim. Ama tutup seninle arkadaş markadaş olursak o sakat tabii. Yani gel dışarı biraz oynayalım falan dememeni umuyorum. Çünkü neticede yine aynı şeyler olacak hocam. Yeniden çıkıp geri dönersem, bu sefer şu bulduğum sığınak da o döngünün bir parçası olacak. Kaçacak yer kalmayacak yani anladın mı? O rutin bende duruyor biliyorum. Virüs gibi yahu. Yalnızca marşa basmanı bekliyor. Bir kere çalıştırdın mı hooop aynı tantana baştan bir daha bir daha. Böyle iyiyim yani.”
"Metin Üzerinde Çalışmalar" tefrikasının tüm parçaları:
- Metin üzerinde çalışmalar / 1
- Metin üzerinde çalışmalar / 2
- Metin üzerinde çalışmalar / 3
- Metin üzerinde çalışmalar / 4
- Metin üzerinde çalışmalar / 5
- Metin üzerinde çalışmalar / 6
- Metin üzerinde çalışmalar / 7
- Metin üzerinde çalışmalar / 8
- Metin üzerinde çalışmalar / 9
- Metin üzerinde çalışmalar / 10
- Metin üzerinde çalışmalar / 11
- Metin üzerinde çalışmalar / 12
Yorumlar