Güneşle göz göze geldiğimde bıraktım ancak yürümeyi. Bi şeyler söyleyecek gibi bakıyordu sanırım ama fazla durmadı. Biraz soluklandım. Hala güneşi görebilen bulutların pembeliğini seyrettim biraz. Ne kadar öyle durdum bilemiyorum ama sırtımdaki terin soğumasıyla farkettim rüzgarı. “Merhaba” diye başladı söze. “Seni daha önce görmemiştim buralarda”. Gözlerim bi ağaç altı arıyordu. Kafamı sallayıp geçiştirmeye çalıştım, üsteledi, “artık kalmadı senin gibi yürüyen, nereye gidiyorsun ?”. Sessizliği bozmadan yol kenarına doğru yürüdüm ama vazgeçeceğe benzemiyordu. Arkamdan koşup önümde bir tur döndü yüzümü toza bulayarak. “neden konuşmuyorsun?” sorusunu sorduğunda gözüme giren tozları temizlemekle meşguldüm. Burnumdan derince bir nefes çekip verdim. “seni ben konuşturuyorum ama susturamıyorum, neden?” dedim sinirle. Bi an bekledi, düşünüyordu heralde. Etrafta yaprak kımıldamıyordu. Arkasından, sırtımdan elini çekip somurttu. Serin bi kaç adım attı etrafımda. Saçlarımı dağıtırken kulağıma eğildi, bir yandan da tarlalardaki başakları örgütlüyordu bana karşı. Bütün bir ova ayaklanmış belli belirsiz dalgalarla üzerime gelirken “neden buradasın” diye fısıldadı. “Bilmiyorum” dedim tedirgin tedirgin etrafa bakarak. Çantamı omuzumdan indirip yere koydum. “Masal yazıyorum sanırım…ve karnım acıktı”. Omzuma dokunup uzaklaştı biraz. Etrafı sakinleştirdi, bulutları gelişigüzel dağıtıp yanıma geldi yeniden. “Buradan devam edersen birazdan bi istasyon göreceksin. Orda doyurursun karnını”. Teşekkür edip bi kaç adım attım. “iyi de benim param yok ki” deyince güldü sıcak sıcak. “domates yer misin” dediğinde ben de gülmeye başladım.
MASAL – 3
Kategori: DÜZ YAZILAR
eskiden okumştum yazını..tesadüfen..cok begenip yazmıştım bi kağıda..bu gece o kağıdı buldum..neydi bu filan diye düşünürken zar zor aklıma geldi..neyse işte böyle:)