“Bana bi masal anlatsana” dedi. sonunu dinlemeden uyuyacağım bi masal değil ama. İçinde cüceler de olmasın, kurt da kuzu da. Kazananlar, kaybedenler, pastadan evler olmasın. Bi kaç ağaç olsun, biraz deniz…Sıcak olsun, üşüyorum çünkü şimdi. Annem babam, her gün gördüğüm insanlar olmasın. Sessiz olsun. Ama bi el radyosu olsun masalın bi yerlerinde. At olsun, ya da atlar. Ama atlılar olmasın. Çay olsun biraz, biraz da bisküvi. Ben de gelirim belki. Yalnız kalma koskoca masalda diye. Ama istemezsen yalnızca dinlerim. Konuşmadık bi kaç dakika. Beni izledi. Yüzümün ışık vuran tarafını. Alnımı, burnumu, gözlerimi, çenemi, dudaklarımı uzun uzun inceledi. Sonra sabrı tükenmiş olacak ki yanındaki çiçeğin yapraklarıyla uğraşmaya başladı başını eğip. “pil” dedim. aniden başını kaldırıp gözlerime kilitledi bakışlarını. Elini yavaşça saçlarına götürürken “pil mi” diye sordu. Dört pil, çaydanlık, çay. Gelirsen bunları da getir. Radyoyla bisküvi bende var.
MASAL – 1
Kategori: DÜZ YAZILAR
Yorumlar