Osaka’da deprem olduğunda insanlar ekmek kuyruğuna geçip sırayla almışlardı. Şehir yerle bir olmuştu. Her yerde yangınlar sürüyordu ama insanlar sırayı bozmadan bekliyordu işte. Sabahları bizim burdaki fırında bunu başaramıyoruz arkadaşlar. Bu ülkenin insanlari kıtlık korkusuyla, kuraklıkla, savaşlarla eğitilmiş. O köylü paniği her hücremize sinmiş. Otobüs geliyor atlıyoruz, öss geliyor atlıyoruz. Dersaneye gitmeden üniversiteye bal gibi girilir. Ama atlıyoruz hepimiz. Ya işsiz kalırsak, ya sınıf atlayamazsak.
Soğukta titreyen bir dilenci derinlerde korkutuyor bizi. Fakir okul arkadaşın korkutuyor seni. İşte polis dayağı, kanun, gözaltı falan diye kandırmayalım kendimizi. Cinsel yasaklardan da şikayet etmeyelim. Avrupayı bir gün görememekten, o arabaya binememekten, lise arkadaşının gün gelip bıyık alTından gülmesinden ödümüz kopuyor.
Bizim daha hindistanı görmemiz gerek. İçinde buluşmadan Buda’yla, git gidebildiğin kadar doğuya. Yılan oynatır, kıçlarına çivi sokarlar. Arkadaşlarına anlatıp hava atarsın bak. Nasıl korkuyoruz fakir kalmaktan. Paraya sahip olup aslında bizim için önemli olmadığını söyleyememekten, Paris’te alışveriş yapmayıp tiyatro izledim diyememekten ödümüz kopuyor. Bizim sony müzik setimiz olacak, 68’in rock ilahlarını unplugged dinliycez. O kadar.
Yorumlar