Sabah son zamanlarda hiç olmadığı kadar dinç uyandı Serdar. Kapıcı Serdar. Dün akşam gördüğü sahne gözünün önünden gitmiyordu. Yirmi sekiz numarada oturan yirmi dört yaşındaki hostes kızın asansör kapısı açıldığındaki hali unutulacak gibi değildi.
Zemin kata geldiğinin farkında bile değildi kızcağız. Alarmı kurmuştu halbuki ama duymadım mı, kapattım mı noldu diye söylenerek çantasını apar topar hazırlamış, makyaj işini kırmızı ışıklara bırakıp alelacele saçını toplamış, özensiz giyinmiş atmıştı kendini asansöre.
Serdar koca apartmanın çöplerini atmış ter içinde bodrum kattaki evine dönüyordu. Yirmi dokuz yaşına yeni basmış, dört senedir evliydi. Bu işi de iki sene önce bulmuştu. Yakışıklı, esmer, dalyan gibi oğlandı. Bir kat aşağıdaki evine asansörle inmek önemli keyiflerinden biriydi. Bu akşam hangi dizi vardı diye geçiriyordu içinden. Bir de otuz beş numara hala vermemişti aidatını.
Asansör kapısı açıldığında bir elinde pardesü, omzunda çantayla sessiz sessiz söverek güç bela çorabını düzeltiyordu kız. Eteği baldırına kadar sıyrılmış, öylece karşısındaydı Serdar’ın.
Akşam diziden sonra iki kere düzüştüler karısıyla. Karısı diziye yordu ama bir şey de yoktu dizide aslında diye düşündü. Sonra boşverdi. “Aman niyeyse niye” diye geçirdi içinden, “hep böyle olsa keşke”. Sarılıp uyudular, Serdar’ın eli karısının memesinde.
Sabah son zamanlarda hiç olmadığı kadar dinç uyandı Serdar. Kapıcı Serdar. Dün akşam gördüğü sahne gözünün önünden gitmiyordu. Kurdu da kurdu kafasında. “Nasıl yapsam nasıl etsem? Aidat makbuzunu götürsem, bir ihtiyacınız var mı diye sorsam… Bu saatte mi? Hem gelmiş midir ki? “. Otoparkta arabasına bakındı kızın. Göremeyince, “oh iyi” dedi içinden. Aptalca bir şey yapmak üzere olduğunu o an anladı. Azmış bir erkeğe pek az şey mantıksız gelir. Rahmetli dayısı geldi aklına. Sırıttı elinde çalı süpürgesiyle. Azmışa am var de, diken tarlasında koşsun derdi Abdullah dayısı.
Bir yandan apartmanın önünü süpürüyor bir yandan düşünüyordu. Çöpleri toplarken çalsam kapısını, ah bi duyuru muyuru olacaktı ki şimdi yöneticiden, aidatını verdi mi acaba, belki çıplak açar kapıyı, belki içeri çağırır… Geçenlerde otuz yedi numaranın karısı musluk tamirine çağırmıştı da bornozla açmıştı kapıyı. Ah nası beceremedik o işi diye geçirdi içinden. Gidip bi otuzbir mi çeksem, napsam ne etsem?
Otopark kapısının açılmasıyla kulakları dikildi Serdar’ın. Allahtan başka şey istese olacaktı demek ki. Kızın arabasıydı. Dondu kaldı elinde süpürgeyle. Kız arabasından yorgun argın inip selam bile vermeden geçti yanından. N’olacaktı yani kollarını boynuna mı dolayacaktı diye düşünüp hak verdi kıza da. Kimbilir nasıl yorgun. Yazık pestili çıkmış.
Neyse amına koyim, kahvaltı hazırdır heralde, gideyim kahvaltı edeyim bari dedi. Bunları hep içinden dedi Serdar. Süpürgeyi duvara yaslayıp içeri girerken telefonu çaldı. Telefonu çıkarırken asansörü de çağırdı. Otuz yedi numaranın hanımıydı arayan. Bu musluk gene bozuldu Serdar diyordu. Asansöre binerken kendisiyle gözgöze geldi aynada. Ya nasip dedi belli belirsiz gülümseyerek. Akşamında yatakta olanları karısı artistik patinaj yayınına yordu.
Yorumlar