Karşı apartmanda oturan İsmet güvercin besliyor çatıda. Pencereden izliyorum, salıyor arada kuşları. Yirmi kadar güvercin aynı anda yükseliyor havaya. Paçalısı, aynalısı, kınalısı var. Penceremin önünden pike yapıp geçiyorlar. Çatıya konacakları sırada İsmet elindeki uzun değnekle korkutup tekrar yükseltiyor onları. Açılıp kapanıyorlar. Üç tanesi takla bile atıyor.
İsmet’in bir de muhabbet kuşları var. Bir tanesi elinden kurtulup bizim pervaza konduğunda tanıştık onunla. Hemen yakaladım kuşu. Avucumla kafes yaptım. Yüreği çıkacak. Su verdim.
Ben odamda, o çatıda gökyüzüne bakıp karşılıklı demleniyoruz şimdi:
“Lan İsmet, almadın hala cücüğü?”
“Sende kalsın abi” diyor “Şerefe…”
“Şerefe İsmet” diyorum.
İsmini duyan kuş İsmet perdeden ayrılıp omzuma dokunuyor. Oradan aşağıya koluma, elime ve klavyeye süzülüyor.
Klavyedeki tuşları gagaklayıp duruyor.
Klavyede ne çok harf var, aklım karışıyor.
İsmet güzel bir çocuk.
Kuş güzel bir İsmet.
Yorumlar