İkinci kanal nedir öğrenmeden bu ülke hakkında pek az şey bilirsiniz, veya bu ülkede yaşamak nasıl boktan bir tat bırakmıştır ağzınızda tam farkında değilsinizdir henüz.
Genelde ikinci kanalı üniversiteye giden çocuklar okulu bitirdikten sonra mecburen farkeder. Hatta bildiğiniz ikinci kanallar dahi olabilir ama farkında değilsinizdir, sonra hayat zorlar, farkedersiniz.
İkinci kanal bir konuşma adabıdır. Bu ortaya çıkan rasgele bir durumda kalıplaşmış kelimeler ve kalıplaşmış vurgularla konuşma halidir. Hiç beklenmedik şekilde çalışır, sorunları çözmenin yegane yolu da olabilir yerine göre. Örneğin akıl hastanesinin kapısında kontrolden çıkmış bir hasta karşısında siz doktor olarak ilaçlarınızla çaresizken, bir güvenlik memuru gelip ”usaam sen kimlerdensin?” diyiverdiğinde, hastayla koyu bir laz muhabbeti patlatır ve biraz önce kapıları kıran hasta kuzuya dönebilir.
Bildiğiniz ikinci kanallar sizi mutlaka zorlandığınız, yorulduğunuz ve amaca kitlenmiş hallerde yoklar. ”Dede” diye başlarsın bir anda cümleye, bu çocuğu boş yere doktor doktor gezdirip paranı harcama, ancak bu kadar iyileşir. O sırada poliklinikteki 40. hastayı görmektesindir ve karşında laf anlamaz ve çaresiz bir baba vardır. Dahası sen ne zaman adama dede diye hitab etmeye başladığını, ne zaman sesinin hüzünle çatallaştığını anlayamazsın bile. Olan olmuştur, ikinci kanalı yakalamışsındır. Adam yarım saattir söylediğini anlayıverir. Öyle godoş muhabbeti çekmiyorsundur ona, bu toprağın aslan gibi delikanlısı olduğuna ve numara yapmayı kestiğine hükmeder. Oysa aynı şeyi söylüyorsundur.
Başbakanımız bile ikinci kanalı kullanmayı çok sever. İkinci kanal kullanmayı bilenlerin başında Demirel gelir. Yüzyıllar ötesinden kurnaz bir Nasrettin Hoca’dır, Sokullu Mehmet Paşa’dır, ayağında çarık köylüdür. Bu hisleri gayet güzel yaşatır dinleyene. İkinci kanal ustasıdır. İkinci kanalı kullanmayı bilen solcu lider çıkmadığından biraz da sol oy alamaz. İkinci kanalın mutlaka kendine has bir hitabı vardır; uşağım, oğlum, dede, kardeş, can.
İkinci kanalı bir alt kültür kodlamasına indirgeyemezsiniz. Argodan, gelip geçici genç türkçesi modalarından da değildir. İkinci kanal kendiliğinden hal hatır sorar, ikinci kanal halden anlar, yoksulluk, açlık nedir bilir, bütün insanlara eşit mesafeden bakar. Konuşmanın içeriği ne olursa olsun bu böyledir. İkinci kanal bir köşeye çekip kulağını burmak için de olsa, dertleşmek için de veya yol sorsan dahi güven verir. İkinci kanal erkektir. Kullanan kim olursa olsun ikinci kanal erkektir.
İkinci kanal kulaklarınıza derinden fısıldar: ”biz erkekler bu dünyayı kurduk ama ne boktan bir şey yarattığımızın farkındayız. Bu safsatalara aldanma. Dünya az çok böyle adaletsizdi hep. Hep az çok böyle kalacak. Hiçbir şey daha iyiye gitmiyor. Seni tuzağa düşürüp paranı alacak bir dolandırıcı mutlaka vardır, tedbirli ol. Kadınlaraysa pek güvenme, eşitlik iddaasından kolayca cayıp seni yeterince erkek olmamakla suçlayıverirler. Okumuşlara güvenme, yüzyıllardır vatanı, milleti, dini satmadılar mı? Yatılı gönderdiğin çocuklar dönüp seni küçük görmedi mi?vBize bizden başka dost mu var?”
İkinci kanalın anlattıkları yüzyıllar boyunca kaydedilmiştir. Garip olan, basit kelimeler ve vurgularla, hiç alakasız bir konudan bahsederken hepsi alttan iletilir.
Karanlık bir gecede, bir dağ yolunda bıçaklanmış bir adamcağıza rastlamış ve gözleri korkuyla açılmış göçebe bir erkek, dünyaya kadere ve kendine lanet etmektedir. Can havliyle herşeyi yapabilir, kaçabilir, öldürebilir, merhamet edebilir. Ne yaparsa kesin ve ölüm kalım anını kurtarmaya yöneliktir. O göçebe erkek, cinsiyetiniz ne olursa olsun bir yerde içinizde inildemeye başlar ve siz kendinizi ikinci kanalda konuşur bulursunuz.
Yorumlar