I.
güçlü olmaktır artık, belki de, suçlu olmak. “geniş zaman” yetmiştir, yaşamak gerekmiştir… hiçbir ses yaralayamaz yani, sesler uzaktır. öyleyse giyindiğimiz öfke yelekleri de anlamını yitirmiştir, ağırlıktır yalnızca, o ki, güç, sağırlıktır!
sesler
uzaktır
öfke
anlamsız.
II.
evren parçaları düşmüş
gölgelerimize
susturduğumuz rüzgarlar
hep “bize inat” şimdi
bir karanlığı indirmiş
zaman
yüreğimize
gecikmiş yağmurların özgür kaldığı günde
koşsa mıydık,
kalıp koksa mıydık bir susuzluğun
midesinde?…
III.
ne kadar öfke kaldıysa yolumuzda, ne kadar inat, ne kadar sancı, ne kadar hüzün; kendi payıma düşenleri, usulca toparlayıp yakıyorum. külleri koyup cebime, hesapsız tüten dumandan uzaklaşırken, buraların türküsünü* söylüyorum içimden. yani gidiyorum…
siz de gidin.
*nasıl olsa yine bir gün, döneriz bu yollardan geri
senin bir elinde bir mendil, öbüründe kuş seslericemal süreya
Yorumlar