“Tutulursun. Yoldan geçen birine tutulursun bazen. Oğlanın kirpikleri kıvırcıktır fena olursun. Kızın eteği sallanır, dengen bozulur. Adam, nice yılı temize çekmiş gibi bir anda verir sigara dumanını dışarı, sen anladığını sanırsın, tutulursun. Kadın, tam o doğru anda omzunu uzatır yumuşak, boynun çocukluğuna döner uzanır, yine tutulursun.
Biri geçer yoldan bazen, bu hayat karşısında “tam tutulma” denen hadise gerçekleşir. Güneş’in görünmez olur. Ah! O bir anlık karanlıkta neler cancağızım, neler olur…
Sonra Güneş tutulur. Aklın tutulur Güneş’le bir. Tutulmakla ilgili bi yazı kendi kendini uydurur.”
(Ece Temelkuran)
hani demiştim ya tahsin; izale-i şüyuu’da taşkın yapı. ne olacak, bulup bulacağımız (ya da son tahlilde erişebileceğimiz) 1979 yılına ait kıçı kırık bir karar diye… sen de “en son birinin acısına ne zaman paha biçtin” diye sormuştun. düşündüm… yazılanlar önümde açık. kaç kişiydiler acaba? kimlerdiler? hani 1923’ten beri düşündüğünde koskaca 90 sene.. ve bir tek karar… kıçı kırık mı? denilebilir mi?
sen aradığında uyuyordum. epeyce yorgun… 05:50 ‘de kalktım bu sabah. tam zamanında. sen aradığında gün de -işte- yeni yeni aydınlanıyordu. bir kahve. bir kahve daha. kaç sigara içtim hatırlamıyorum bile boynuma kravatı geçirene kadar. bu aralar en çok çenem uyuşuyor. noluyor bu çeneme anlamıyorum. sanki tüm gece sakız çiğnemiş gibi hani, kasıldıkça kasılıyor çenem olmadık anlarda.. bak şimdi bile.. bak bu beynimdekiler tahsin… hani diyorum ya.. hiç bırakmıyor.. hiç bırakmıyor.. hiç bırakmıyor..
velevki husule gelmesin.. lafzımızla ya da ruhumuzla temas ettiğimiz bütün meselelerde (meseller olacak yerde çeviri hatası olmasın? ) mer’iyizdir. velevki husule gelmesin tahsin, beyne bir kere hava değmeye görsün.
Tedavi ol tahsin.
Varsa(n).
Yorumlar