Sınav da yok artık, rahatladım. Bara gittik hemen. Ağaç, çelik ve elektriğin çığlığıydı gitar. Ağladık kölelerin hüzünlü tarihine. Liseli bir kızla tanıştım. Kızıl saçlı, acayip tatlı. Kırmızı adidas eşofmanları bluesla bağdaşmasa da güzeldi. Konuşurken bir an içine girdiğimi hayal ettim. Yüzü nasıl değişirdi.
Yanımda konservatuardan dallamalar vardı. Gotik, gölgeleme falan dediler. Ağzı açık dinledi bizimkisi. O an içinden ne geçiyordu. Evde televizyon izleyen babasından ne kadar farklı olduğumuz mu? Biz adam değiliz demedim. Bakma böyle konuştuğumuza, bir gün bir tenhada vurdular bizi. Bu entel menileri ceset kokusudur.
Sormadım sınıfında ona aşık bir ergen olup olmadığını. Çok güzel, çok havalı. Vardır birkaç tane…Git ona ver diye bağırmak geldi içimden. Biz adam değiliz. O ölmeden ver ona. Sivilceleri patlamış alnına mutlu bir uyku üfle. Hayatı boyunca unutmasın seni. Sustum… Aşk hep kaybeder mi? Sormadım. Bir kaç kadeh daha içtik. Güldü… Bütün gece güldü. Ben de duruldum bir süre sonra. Eşofmanın içindeki vücudu hayal ettim.
Yorumlar