İçeriğe geç →

Dügane-16

Konakladığım yerde gece boyunca ibne gelinciğin teki gelip gelip çadır ipleri ile oynuyor. Sinirimi bozuyor. Bir ara kalkıp abaya iki el sıkıyorum. Ateşi canlandırıp yarım jack deviriyorum. Karnım acıkıyor. Kaşar dilimleyip cevizli ekmek yapıyorum. Ateş karşısında sızıyorum. Güneş ışıkları yakmaya başladığında uyanıyorum. Uzun uzun işiyorum. Yumurta kaynatıp kahve yapıyorum. Toparlanıp çıkıyorum. 7 saatlik motor yolculuğundan sonra Alanya’ya iniyorum. Önce aklıma Mahmutlardaki annemin yazlığına gitmek geliyor, 9 senedir kapalı olduğu aklıma gelince vazgeçiyorum. Kale altında butik  bir otel ayarlayıp kuytularda bir meyhane buluyorum. Nedense her meyhanenin -ne kadar boktan olursa olsun -mutlaka favori bir mezesi vardır. Şansıma kağıtta pastırma düşüyor. 35’lik rakı eşliğinde Sait Faik okuyorum. Yükümü aldıktan sonra cilaya merkeze iniyorum. 70’ler çalan bir bar bulup tabureye çöküyorum. Duble kahluka-jack söylüyorum. Tam karşımda oturan 60 yaşlarındaki iki ingiliz kadını tam solumda oturan iki Alanya krosu taciz ediyor. Kadınlara viski-safari shot, krolara En  boktanından votka vişne ısmarlıyorum. Krolar kadınlara ilgilerini yitirip kendilerine içki ısmarlayan yabancıyla abili muhabbete girişmeye çalışıyorlar iyice sağmak için. İngiliz kadınlardan biri başıyla teşekkür ediyor. Sessiz sedasız ayrılıyorlar bardan. Onlar ayrılınca krolara “siktirin lan başımdan!” diyorum. Uzatmasınlar diye de kuzunun çelik parıltısını gösteriyorum. Ben memnun, İngilizler memnun, barmen viski-kahluka’yı ilk defa duyduğu için geri zekalı çıkıyor.

…çalıyordu o sırada Sam.

Sam…

Sam?

Kategori: DÜZ YAZILAR

Yorumlar

Yorum Yap >>