İçeriğe geç →

Dügane-12

“ Yazmaya beni güçlü bir biçimde utanç duygusuna yönelten bir çevrede başladım. Onlar için yazmak ahlaksal bir şeydi daha. Şimdiyse yazmak hiçbir şey değil neredeyse. Bazı bazı görüyorum: her şeyi birbirine karıştırıp boşluk ve hiçliğe gitmek olmadıktan sonra, yazmak hiçbir şey değil. Her şey, her seferinde, nitelenmez özüyle tek bir şeyde karıştırılmadıktan sonra, yazmak reklamdan başka bir şey değil.” diyor M.Duras- Sevgili’de…

Yeğin yeğin, götün götün ilerliyoruz Akdeniz’den Ege kıyılarına. Arada koylarda durup ahtapot, karides, kum midyesi, çeşitli otlar alıyoruz. Bakir sularda dalıp çıkıyoruz. Sabah 05:00’de kalkıp güverteyi temizliyorum. Aşçıyla kalkıp kahvaltıyı/servisi hazırlıyorum. Çiftler sekize doğru uyanıyor. Kahvaltıdan sonra  kitap okuyorlar. Her ne okuyorlarsa boşuna okuyorlar. Akşam yemeğine balık hazırlanıyor.  Ben illaki her yemeğe krema ve muskat koymak istiyorum. Aşçı pıt pıt elime vuruyor. Meliha bana ‘karışma’ diyor. Karışmamak istedikçe kırışıyorum. Yemekler yenir, şaraplar içilir, herkes kamaraya çekilir, sevişilir. Gece çıkıyorum hücremden. Yıldızlar var yıldızlar. Oracıkta sızıyorum…(Gibi geliyor bana çoğu zaman).

 

…Çalıyordu yıldızlar, yıldızlar gözüme batarken. Ö.’nün bıraktığı kutuyu açıyorum. Deniz minaresi çıkıyor karşıma. Şaşırmıyorum. Anlamını, anlamını çok iyi biliyorum!

Hatırlamadığım biri söylemişti; “Rabbi yessir ve la tuassir, Rabbi temmim bi”l-hayr. Allah”ım güçleştirme kolaylaştır, Allah”ım sonunu hayırlı bitir.”

Ben,  demiyorum.

 

Kategori: DÜZ YAZILAR

Yorumlar

Yorum Yap >>