Ruhuna…
Kaş’da ertesi gün Tuğrul’un meyhanesine gittim. Beni görünce fırladı, sarıldık, koklaştık. “Abi Allah canımı alsın, dün Ö. abla ile seni anmıştık” dedi soğuk birayı önüme koyarken. Büyük bir yudum aldım terlemiş şişeden. Yokuşa bakan güzel bir masada bana safranlı karides, parmesanlı dil balığı ve -illaki kaçak- fırında lagos hazırlattı. Havadan sudan konuştuk. Laf arasında Ö.’nün nerede kaldığını sordum. “Bilmiyorum abi, Leman ablaya da uğramamış, teknelerdedir” dedi. Hırsımı Tuğrul’a belli etmemeye çalışarak içtikçe içtim. Geldiğim gibi sarılıp öpüşerek ayrıldık. Dayı’ya uğradım. Bir cila attım. Arka odada kuru sardık. Hiç konuşmadık. Zaten hiç konuşmaz, sadece sakalını sıvazlayıp “hmm” derdi. O gece bar sandalyelerinin üstünde sızdım. Uyandığımda mantarlı omlet, kızarmış ekmek, ayva marmelatı hazırlamıştı koyu kahve eşliğinde. Kahvaltı ederken “dayı senin goldwing’i versene bana 2-3 ay için” dedim.
Dügane-11
“Hmm” dedi.
Anahtarı bardan alıp masaya koydu. Benim arabanın anahtarını aldı. Ayrılırken yelek cebime çift kağıt koydu, yolluk…
“Hakkını helal et” dedim.
“Hmm..” dedi.
“Yav bi siktir sen de” deyip motorla Kaş’dan ayrıldım. Demre’de benzinlikte durdum. Bacaklarımı açtım. Nedense aklıma Meliha geldi. Hem Ö.’nün izdüşümünden uzaklaşmak hem de ağustos sonuna kadar vakit öldürmek istedim. Aradım. Göcek’den Bodrum’a tekne kaldırıyormuş. “Miçoluk yapabileceksen gel” dedi. 3,5 saat sürdüm. Motoru emanete aldım. “Uncomfortably numb” isimli tekneyi bulup atladığımda kıçüstünde Meliha ile karşılaştık. “Höst! “ deyip botlarımı çıkarmamı emretti. Teknedeki dört ‘önemli, kendi iş dallarında ‘saygıdeğer’ yolcu ile tanıştırdı beni. İki kadın, iki erkek. Hepsi de gay çift imiş. Tekneyi özel olarak kiralamışlar. “Bana farketmez” dedim. Kadınlar tebessüm etti, erkekler güldü. Meliha bozuldu. “Sen başüstünde yatacaksın balım, kamaralara girmek yok” dedi. Gülüştük. Pembe şarap açıldı. İlk miçoluk görevim olarak herkese beyaz keten peçeteyle soğutulmuş kadehlerde servisi ben yaptım. Şişede kalanı oracıkta dipledim. Bu sefer kadınlar güldü, erkekler tebessüm etti. Meliha yine bozuldu. Onu kuytu köşeye çekip “merak etme, sorun çıkarmayacağım” dedim. “Özlemişim” diyerek sıkı sıkı sarıldı. “Aa dur bir dakika sana mektup bıraktılar bugün” diyerek başaltına indi.
Çalıyordu tekne vira etmiş usul usul yol alırken. Herkes uyumuş, kaptanla biz meteor yağmuru altında dayı’nın yolluğunu tüttürürken. İnsanlar varmış, insanlar yokmuş, ‘cehennem başkaları’ iken…
Kategori: DÜZ YAZILAR
Yorumlar