“Kızgın güneş, gölgesiz asfalt yol, ziftin eriyişi, uçsuzlukta sinek pisliklerini andıran tek tük tozlanmış ağaççıklar, saydam nesnelerde yansıyan her ışık kaynağa, serinletmeye koşturuyor kişiyi, çok geçmeden el kadar bir cam parçası durduruyor. Alabildiğine yansıyor güneş. Bunca ev yapmanın, her birine de onca cam takmanın sonu bu işte. Bütün camlar perdesiz, boş, bacalarda bir tutam duman bile yok. Gök bulutsuz. Alabildiğine bulutsuz, düz, sonsuz, boş.
Uzun süredir taşın altında sakladığım bıçağı çıkardım. Durdurmadan göğsüme daldırdım. Sessizliği bozmak için. Yalnız bunun için.”
(Adnan Özyalçıner- Sur)
(Not: bu “1” i-dir)
Yorumlar