Kazanda bir meşe odunu köz oldu düştü, dağıldı.
Teke anımsadı.
Ekimdi, kasımdı, yağmur vardı.
-Biz o gün Pire Murat’ın kahvesinde yanık oynuyorduk kolejli bebelerle. Ulan normalde sürekli tokatladığım tipler o gün fena üttüler beni. O kadar üttüler ki hiç birimizde kuruş kalmadı. Gidip Pire’den borç aldım. Sonra da bizimkileri gönderdim; aldığım borcu da, ütüldüğümü görmesinler diye. Neyse…Onu da ütüldüm. Çocuklardan iki dal sigara aldım. Birini yaktım birini kulak arkası yaptım. Gece yarısı çıktım kahveden. Pire’nin yokuşu indiğimizde soldaki ilk aralık yok mu hani, çeşme olan. İşte orada kıstırdılar beni.
-“Beni çağırmışsın Teke ” dedi Piç Sami. Yanında 4-5 kişi hemen çembere aldılar. Mekân bizim Kadıköy ama o saatte bizden kimse yok orada. İyi dayak yiyeceğimi biliyorum ama hiç değilse bende bir ikisini indireyim diye hesap yapıyorum kendimce. İkisinin elinde kesme takoz var. Onları kesiyorum. En korkakları, en önce saldıracaklar. Dönüp duruyoruz. Sami ile ağız dalaşına başladık bir yandan. Racon kesiyoruz karşılıklı ama ben sürekli bunun itlerini kesiyorum. Arkamdan birisinin yaklaştığını fark ettim laf dalaşında. Dedim tam Piçe göre bir hareket. Arkamı dönmeye kalmadan sağ yandan yedim odunu. O sıra gözümün içi kanla doldu. Sustalıyı da o an yedim arkamdan bir kaç kez. O an fırlayıp aralarından Sami’nin çatısına kafayı koyduysam da çökertti ibneler beni. Ver yansın. O sırada duydum çeşmenin başından sesi “Uleaaan!”
“Meğer çocuk bizdenmiş. Alt devreden Sedat. Güreşçi. Ben onu tanımıyordum ama o beni tanıyormuş. Bir kaç kez fırça çekmişim okulda düğmesi açık diye felan. Dalmış aralarına. Takozcuları kafa kafaya yapıştırmış ama…
” Neticede adamlar bizi haşat etti. Ağız burun dağıldı zaten, benim üç kaburga Sedat’ın sol kol ve sol köprücük kemiği. 15 gün yanyana yattık hastanede.
“Sedat’a sordum o zaman : “Yav kardeş ben o dayağı yiyecektim zaten, sen neden heder ettin kendini boşu boşuna?”
.”Eyvallah abi” dedi sadece.
-İntikam racona ters düştü yalnız. Sami’yi boklu donuyla bayrak direğinde sallandırmayacaktınız baş aşağı. Herkes suçu başkasına yıktı ama ben en başından beri biliyordum o çocukların başına gelenlerin müsebbibinin sen olduğunu.
Sustu. Güldü sadece. Ben de uzatmadım.
“Hadi şu rakıları tazele. Bende etleri atayım artık.” dedi.
Kazanda bir meşe odunu daha köz oldu dağıldı.
Yağmur… ?
Vardı.
Yorumlar