Çok eskiden büyük bir soykırım yaşamadıysak bunu sekse borçluyuz. Kazara kadın ve erkek eşeysiz üreyen iki ayrı tür olsaydı, erkekler kadınların farklı olmasını affetmez, hepsini öldürürdü. Hani aşık oluyoruz, ölüp bitiyoruz ya kadınlara, yalan. Boşalmayı seviyor erkeklerin çoğu. Elde edemedikleri, hakim olamadıkları, çözümleyemedikleri zaman hırs yapıp aşık oluyorlar. Aşklarından zırıl zırıl ağlıyorlar üstelik. Sırf derileri koyu diye zencilere yaptıklarımıza bir bakın. Kadınlara öfke duymaz olur muyuz? Ne yapalım doğa mecbur ediyor, katlanıyoruz. Kadınların bir yerden sonra düşünemeyeceklerini, can sıkıcı hale geldiğini düşünmeyen erkek yok gibidir. Asla kız arkadaşlarına söylemezler bunu. Arada erkek erkeğe bişeyler yapıp nefes alırız. Kadın bir çeşit…
Yorum BırakKategori: DÜZ YAZILAR
Gece aniden uyandım karanlık odada. Kendiliğinden saate baktım. Yeni saatim fosforluymuş. O an farkettim. O an hatırlıyıverdim kendimin bile unuttuğu küçücük bir olayı. Altı yaşındaydım. Saati okumayı yeni öğrendiğim günlerdi. Karanlıktan da çok korkardım. Bu korkuyu en iyi babana sarılıp yatmak dindirir. Gece uyandım acaip sıkışmışım. Koridor karanlık, tuvalete gidemiyorum. Babamın soluğunu, pencereden vuran ay ışığını, yatağı ne kadar net hatırlıyorum çok şaşırdım. Yatakta ne yapacağımı bilemeden kıvranırken babamın kol saatini gördüm. Çok iyi hatırlıyorum 3:15’ti. Fosforlu saat denen cisim ateş böcekleri gibi ışıyordu. O gece çok kasıp sonunda babamı uyandırdığımı hatırlıyorum. Dün gece kalktım hiç işeyeceğim yokken tuvalete gittim.…
Yorum BırakDoğudan cemaati, batıdan kuşkuculuğu almak zorundasın. Zorundasın. Aksi ahmaklıktır.
Yorum BırakKaybedenlerin kaderidir, hemoroid olurlar en sonunda.
Yorum BırakGel, kim olursan ol gel demiş hazretleri. Müslüman da olsan gavur da puta da tapsan yer varmış dergahında. Zeki de bir adam. Öyleyse nasıl olmuş da gül bahçeli tekkesinde sınırlamış bu barışı? Nasıl olmuş da cihad adı altında kentlerin yağmalanmasına, hristiyanların anasının bellenmesine, anadolunun müslüman köylülerinin savaşlarda yitip gitmesine tek bir laf etmemiş? Sultanın koruması tatlı gelmiş de ondan. Gel, kim olursan gel dersen orda kalamazsın. Bu iktidar için, allah için insan biçmenin açık reddini gerektiren bir düşünce. Barış istemek, iyi aile çocuklarının yeni yıl dileği değildir. Gerçek barış dilegi, gerçek hümanizm öldürücüdür. Şeyh bedrettin örnek. Pir Sultan ve Bruno…
Yorum BırakGeleneği bozmanın gelenekselleşmiş hali, kız kaçırma. Ne eğlenceli öyküler anlatılır üstüne. Batı yakasının hikayesi’nden yeşilçam filmlerine tutkulu komik bir durum. Babasının küçük kızı günü gelir büyür büyür de başka erkekler ister. Babası vermeyince kaçar. Hapishaneden, okuldan, tımarhaneden, askerden kaçılır bir de baba evinden. Benim ilk aklıma gelen yerler. Belki daha sıralanabilir. Hepsi iktidar kaynaklı zorlama ahlaklar yaratıyor zaten. Neyse konumuza dönelim, şirin bir şey bence, estetize edilmiş bir yanı var. Anadan geçip yare koşmanın eğlenceli, sıcak bir romanı, filmi, tiyatro oyunu var mıdır? Olsaydı keşke. Küçük parçacıklar var bazı romanlarda, bildiğim o kadar.
Yorum BırakDün çim alanı çevreleyen tellerden bahsettim ya. Bir de ilkokul var yakınlarda. Bahçesinin zemini beton. Beton zemini tam 3,5 metre yüksekliğinde parmaklıklar çevreliyor. Atmıyorum, kapısını yapan usta söyledi. 3,5 metre. Kapı raylı. Okul saatinde gıcırdayarak kapanıyor, akşama kadar kitli. Kabus gibi bir yer. Paslanmaması için boyadılar parmaklıkları. Bir sürü renk kullandılar. Rengarenk diyemem, çok zevksiz görünüyordu. Bir şey oldu boyadıktan 6 ay sonra yeniden boyadılar. Bilin bakalım ne renk? Kırmızı beyaz. Ara sıra beden dersine çıkarıyorlar çocukları. Bir adam ‘rahat, hazrol, sağa dön, sola dön, düzgün sıra falan diyor. Bu yapılmıyorsa oğlanlar futbol oynuyor, kızlar ortalıkta ne yapıyorsa yapıyor. Zaten…
Yorum BırakAkşam üzeri çocuklar evin yanındaki parkta oynuyordu. Bu parkın yerinde bir türbe varmış çok eskiden. Çocuklar duymuş bunu. Hayalet öyküleri anlatıyorlar birbirlerine. Genisçe çim bir alan var. Onun üstünde futbol oynamaktan geri kalmıyorlar ama. Türkiye’de çimlere basmak yasaktır ya, tel örgüyle çevrilmiş alan. İnanılmaz çirkin. Çocuklar oynarken park bekçisi derler bir adam vardır, o geldi düdüğünü öttüre öttüre. Kaçıştılar hemen. Lanet herif kovaladı parkın sonuna kadar. Bekledim türbenin ak sakallı dedesi bir mucize göstersin. Yok, kılını kıpırdatmadı. DUA tanrım ben ölünce ne gerek cennet huriler parkta çocukları kovalayan bekçinin ayağına takılayım yeter
Yorum BırakKendimle yüzleşme zamanı, biliyorum. Ama itiraf etmediğim ne kaldı ki kendime? Hava birazdan aydınlanır. İnsan içine çıkar, günlük sıkıntılarla beynimi uyuştururum.
Yorum BırakKantincinin bir kedisi var. Ürkütücü düzeyde iri. Arada seviyorum onu. Bir aydır dokunduğum tek dişi bu kedi işte. Sabah okula gidiyordum, otobüste arkaya ilerlerken orta yaşlı sarışın bir kadına sürtünmek zorunda kaldım. Burnum ensesine sürtünüverdi. Teninin kokusunu aldım. Hiç beklemediğim bir saldırıydı. Felç geçiriyordum nerdeyse. Kadın kokusu, yağmur kokusu, toprak kokusu, süt kokusu, bebek kokusu, yosun kokusu, tarçın kokusu, kar kokusu, kadın kokusu, kadın kokusu, kadın kokusu sonsuz bir mavilik.
Yorum BırakBitmiş aşklar üzerine çok fazla şey yazılmamalı belki de… Uydurulmuş kısa masallardan ibaret küçük yaşamlarımız. En yaratıcı olduğumuz an, ereksiyon sonrası sevişme öncesi birkaç dakika. Kimi masallarda kötü adam yoktur. Bira, cıgara, tüm hakları saklı bir kırk beşliğe mediha şen söylüyor “gözlerin bir aşk bilmecesi”…
Yorum BırakAniden deniz kenarında oturmayı özlemek gibi bir şey. Aniden daha yaşamak istediğinin farkına varıvermek gibi bir şey. Anlatılamaz bir şey.
Yorum BırakO sokak köpeğine aşıktı. Pek çok insandan yakışıklıydı köpek. Nasıl sevgi dolu, nazikti. Ayıp ama, kalkmış organına takılıyordu gözleri. Kalın, damarlı ve tutkudan kıpkırmızı oluyordu kolayca. Oysa gözleri en kızısmıs anında bile sevgiyle bakardı dünyaya. Köpek de seviyordu kızı. Yalnız ne zaman görse içi gıcıklanıyor, hele başını okşamaya görsün, kör olasıca organı kılıfından sıyrılıyor tüm iriliğiyle kızın gözlerinin önüne seriliyordu. Çok utanıyordu köpekçik böyle durumlarda. Saklanacak yer arıyordu. Bir gün anne babası yokken eve aldı kız köpeği. Aşkları platonik olmaktan çıkmıştı artık. Bütün itler dedi ki bu iş olmaz. Yakalanırsan çifteliyle vurur seni babası. Kıskandıklarını sandı köpek, bir eve girip…
Yorum BırakBugün istatistiklere girmek için ne yaptın? Rakamları doğruladın mı bari?
Yorum BırakHerkes bir sefer çamaşır yıkamalı hayatında. Elde şöyle, bir milyona alınmış çiğdem deterjanıyla, çitileyerek. Özellikle de şu, “ben doğada yaşayacam, dağda ev yapacam, kendim yetiştirip yiyecem” hayalleri kuranlar. Benim gibiler yani… Bir kere çamaşır yıkamalı, elde şöyle. On tane atlet, beş altı don, iki pantolon, polar molar… Sen neymişsin çamaşır makinesi, sen neymişsin?
Yorum Bırak