uyumak için güzel bi neden… ya da yeniden ateşli bir sevişme yaşayabilmek için… ya da hiç olmazsa, bi kadınla göz göze geldiğinde, herhangi bi kadınla, gözlerini kırpıştırmamak veya kapayıp başını çevirmemek için bi neden… kime başvurmalı, hangi tanrıya? poseidon’a mı, zeus’a mı, eos’a mı, allah’a mı, isa’ya mı… sana mı?
Yorum BırakKategori: DÜZ YAZILAR
– günlerdir dışarı çıkmıyorsun. tıkıldın kaldın şu odaya. çık biraz dolaş. – korkuyorum anne, sokak aynı sokaktır diye.
Yorum Bırak– günlerdir dışarı çıkmıyorsun. tıkıldın kaldın şu odaya. çık biraz dolaş. – korkuyorum anne, sokağı da değiştirmişlerdir diye.
Yorum Bırakiyi bir anlaşmaydı. en azından bu çilli yer cücesi mızıkçılık yapana kadar öyleydi. “köşeden dönecektin, yolun karşısına geçtin, bir dondurma daha isterim.” 6-7 yaşlarında, sarı, kirpi saçlı, dizleri çürük içinde, bastı bacağın teki. fatura yatırmaya giderken gördüm onu; yere çömelmiş bisikletinin tekerini şişirmeye çalışıyordu. yardım istedi. ben de bir tur atmak şartıyla kabul ettim. hoşuma gitti. bir tur daha. “olmaz, hmm ama dondurma alırsan olur.” anlaştık. mızıkçı ne olacak.. yedik mi bisikletini be yolu geçtiğimiz için. tutturdu dondurma diye. olmaz diye direttim. babamı çağırırım dedi. vay vaay.. velede bak sen. “babam seni döver!” benim babam da onunkini döverdi. ama ben…
Yorum Bırakburada iki nokta olmaz, dedi. burada benim de olmamam gerekirdi, dedim. anladı, anlamadı..
Yorum BırakÇoban dar sokaklar arasından kıvrılarak bir tepeyi tırmandı. Kaldırıma oturmuş bir grup genç ellerinde kahverengi bira şişeleri, konuşmalarını kesip süzdüler. Selam verdi, selam aldı. Sorunsuz geçti yanlarından. Adam yerine konduklarını hissettiler herhalde. Üfürükçüye hocaya inanmazdı çoban. Henüz budistler, medyumlar, doğal hayat uzmanları köyüne ulaşmamıştı. Henüz islam yeterliydi köyde bu ihtiyaçları karşılamaya. Bu yüzden reenkarnasyon, parapsikoloji falan henüz bir fikri yoktu. Dokuz on yaşlarındaki halini hatırladı. Köyde bakkal duvarını, köyün tek bakkalının kerpiç duvarını delip bir gece içerde ne varsa çalmışlardı. İlçede meşhur bir hoca vardı. Hırsız kimse, mallar neredeyse şıp diye bilen ak sakallı yaşlı bir adam. Hoca iki çocuk…
Yorum Bırak“yaptığın dürüstçe değil” dedi. dalmışım, başımda dikildiğini farketmedim. “oturabilir miyim?” “tabi, buyrun” “rüstem, bize iki çay!” diye bağırdı içeriye. sigara uzattı. adettendir diye yaktım. tanıttı kendini. adı kemalmiş. emekli coğrafya öğretmeni. şehir şehir dolaşmış anadoluyu. sonra bir torpille kapağı buraya, kendi memleketine atmış. iki sene önce emekli olmuş. “önce ne yapacağımı bilemedim” dedi. çok sıkılmış evde ilk zamanlar. zanaati olmadığı için de kahveye dadanmış. yaşı elli civarı, zayıf, tıknaz bir tip. yaşına göre oldukça gür, gri saçları var. buranın yerlilerinden, gözlerinden belli. sıradan, yolda yürürken gözünüzden kaçan adamlardan biri işte. hikayesini kısa ve öz şekilde anlattı. bu arada rüstem çayları…
Yorum Bıraktik-tak-tik-tak-tik-tak bu ses beni çıldırtacak tik-tak-tik-tak-tik-tak
Yorum Bırakbugün odama geldim onbeş saat yoldan geldim, yarın yazarım başım dönüyor, halsizlik var, yarın yazarım bir hikaye uydurmuştum, bir şeyden korkmuştum ya, neyse, yarın yazarım tüm kitaplarını okudum ama düz yazıları sevmedim yarın yazarım deşifre olmuşum, sahanda yumurtayı çok güzel yaparmışım bir film seyrettim de, dalıp gitmişim, yarın yazarım denizli’de bir kahvede şekerli içtim, buldan bezi aldım; doğum günündü ya hani üstüme çıplaklık bulaşmış, fıstık yeşiline bulanmışım yarın yazarım iki biralık yalnızlıktaymışım, içince ben değil, dünya değişirmiş tahteravallide kalmışım, yarın yazarım bir şey vardı, unuttum, bir ara da onu yazarım
Yorum Bıraksakladın(ız). bu yüzden yalan söyledin(iz). yani aldattın(ız). ne de güzelmişsin(iz). şimdi de saklanıyorsun(uz). vah ki ne vah!
Yorum BırakMerhamet, o hep övülen. Vakti geldiğinde öldürme kararının önüne geçen. Merhamet iyi midir gerçekten? “Merhamet et”. Bir insan sana yalvardığında içinde sızlayan ne? Ve bilgelik, hayatı istediğimiz gibi algılama keyfiyeti. İşleri kafamızda yerli yerine oturtmanın adı. Sen kimsin ki merhamet gösteriyorsun, bilgece davranıyorsun. Sen kimsin ki binlerce olayı, hayatındaki milyarlarca anı yorumluyorsun? Ne hakla? Bütün düşünceler, bütün derin görüşler bir hakaret değil mi, hayatı hafife almak değil mi? Peygamberler gaddar olmak zorunda değil mi? Belki en zor olan kısmı. Merhametten ölmesine izin verilmemiş ve bilgelikle boğulmuş, doğamamış çocuklar taşıdı karnında Lale Hanım. Daha hasta yatağında kocası Rıfat beyin öldüğünü biliyordu.…
Yorum Bırak4000 lira mı neydi. ortaokul zamanları… harçlığım günde ucu salça suyuna batırılmış bir çeyrek tostla red-kit almaya yetiyordu. ama ikisine birden mi 4000 lira veriyordum, yoksa sadece red-kit’e mi hatırlamıyorum. bütün seriyi toplamıştım. bazen tekrar tekrar okuduğum oluyordu. annem ben yatılı okula gittiğimde çocuğun tekine vermiş hepsini. işte bu yüzden sahafta iple bağlanmış kitapçıkları görünce tuhaflaştım. şu küçük, renkli, bir zamanlar milliyet gazetesinin verdiği red-kitlerden. dalton ana, kıpırdayan teller, sarah bernhardt, daltonlar meksikada ve diğerleri… pazarlık yapmaya değmeyecek bir paraya aldım tüm desteyi. iki bira ve gizmoya da cips. yollandım eve doğru. keyfim yerindeydi.
Yorum Bırakbozuk parası çıkışmadığı için iki tane lale soğanı verdi. elimde sıklemen saksısı, cebimde lale soğanları yürüdüm porsuk boyunca. yürüdüm.
Yorum Bırakkitabı her okuyuşumda not defterime bir çentik atıyorum. üşenmeden saydım. tam elli dokuz kere okumuşum aynı kitabı. her okuyuşta bir ayrıntı yakaladığım için de fırlatıp atamıyorum bir kenara. mesele aslında doğrudan kitapla ilgili de değil. hatta kitap hiç değil. bir arkadaşım bittiği zaman dünyanın en güzel baharı olacak demişti. bitmesini bekliyorum. kendiliğinden… ama her yatağa yatışımda ya da uyandığımda aynı şeyi tekrarlıyorum. elli dokuz kere lanet olsun.
Tek YorumESKİŞEHİR NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE, İSTEMDE BULUNAN: Ömür F. KONU: Medeni kanun m.408* muvacehesinde kendi isteği ile kısıtlanma talebidir. DELİLLER: Bilirkişi raporu, tanıklar (eş, dost, hısım, hasım, akraba, Çengelköy, kırmızı, pembe yanaklı gizmo, eski ve yeni sevgililer, oda, o da) ve sair her türlü delil. AÇIKLAMALAR: Bir şey değil de, alacakaranlıkta akşama doğru uyanmak kanıma dokunuyor. Hiçbir şey değil de işte, bu ışıkta, bu oda… Resmi kaldırıp yerine iskambil destesinin en kevaşesini, maça kızını koyuyorum. Siz hiç maça kızına aşık oldunuz mu hakim bey? Nereden baksan dört duvar işte. Sahi hakim bey ışığı kim çalıyor? NETİCE-İ TALEP: Yukarıda açıklanan…
Yorum Bırak