Madem illa özlemlerle tükenecektik, ne diye maruz kaldık ki bunca nimete?
Yorum BırakKategori: DÜZ YAZILAR
Karşılaştı yolda ilkokul arkadaşıyla. Yürüyüşten dönüyordu. Ne kadar dinç görünüyordu. İşitince arkadaşı bunu kah kah güldü. Yaşlılar böyledir. Artık yitirdikleri bir şeyi duymaya doyamazlar. Ne kadar genç göründükleri… Hadi bakalım hangimiz daha önce ölecek dedi içinden. Sonra hatırladı, unutmuştu yüz vatlık ampul almayı marketten.
Yorum BırakCamları sildi. Bel ağrısı yeniden başladı. Unutmuş malborosunu evin beyi. Bir tane aldı. Kim farkeder ki? İyi adama benziyordu. Aysel hanımla beyi onun önünde hep nazik konuşurlardı. Onlara saygı duymaları için böyle yaptıklarını bilirdi. Bir de neden çocukları yoktu? Yazık. Düşündü banyoyu. Bu kadar pis banyosu olan insanlar hangi üniversiteden mezun olmuştu? Bizim kız da okuyup kurtarsa kendini. Kocasına duyduğu öfkeyle karışmış bir temenni.
Yorum BırakKollarına taktığı onlarca saati gösteriyor. Cami çıkışında dedeyle pazarlık ediyor. Beyaz dişlerinden utanıp gülerken ağzını kapatıyor. Zabıta yaklaşıyor. Zenciler gerçekten iyi koşuyor. Beş arkadaşıyla bir odada yaşıyor. Irak üstünden geldi. İtalya için para biriktiriyor. Bir yandan koşup bir yandan köyünü özlüyor. Sıcacık gözleri, kara kıvırcık saçları. Bir gün götürdü rus kızına türk arkadaşları. Laleli’de halklar acı çekiyor. Laleli’de halklar aşık oluyor. Kız İtalya parasını ben vereyim diyor. Almayıp bekliyor. Geceleri rus kızına ülkesinin şarkılarını söylüyor.
Yorum BırakSabahtan beri söyleniyor hademe Necmi. Sallıyor süpürgeyi. Neymiş efendim okula gelecekmiş de teftiş edecekmiş hocaları. Denetleyecek sanki Necmiyi, kodumun kodamanı. Bilmiyordur kıçını yıkamayı. Az sonra geliyor eskortuyla milli eğitim bakanı. El pençe boyun büküyor hademe Necmi. Bakmaya dahi cesaret edemiyormuş gibi lacivert takıma, kaldırıp başını.
Yorum BırakKoca kepçe kulakları bu dünyada en ilginç şey sahip olduğu. O kadar durgun. O kadar sıkıcı. En güzel anıları bilgisayar oyunu. Bir yelken gibi sürüklüyor rüzgarın önünde. Hayata geliş nedeni sanırsın koca kulakları. Sinemaya çağırmamış arkadaşları. Aniden dolmuş gözleri. Öyle sinmiş ki; koca kulaklarıyla anlatıyor zalim bir babayı.
Yorum BırakUyandırdı onu karlı bir sabahın aydınlığı. Kaynatıyor tarhanayı. Birazdan yakacak naneyi. Ağlıyor sessiz. Telefon için saat erken. Ne yapıyor kuzucuğu? Yeni evlendirdi ilk kızını. Kocası nasıl davranıyor? Karnı aç mı? Yok, bir kaşık içemeyecek çorbayı. Konuyor bahçede karların üstüne bir güvercin sürüsü.
Yorum BırakBütün aşkları içinde en çok o bir türlü açılamayan çocuğu sevdi. Kırk yaşında bir kadın şimdi. Vücudu hala diri. Hala bulamadı aradığı sevgiliyi. Aynanın karşısında takıyor inci kolyeyi. Seyretmeye doyamıyor kendini. Dalıp kalıyor. Aniden ayılıp farkediyor neye bakıp durduğunu. Sanki saydam gibi. Sanki yokmuş gibi.
Yorum BırakBabası görür diye korkarak apartman aralığında belden kıvırıyor eteğini. Ten rengi çorabı müdür yasakladı. Müdürün bakışlarını kaçırmadı. Doğrusu güzel bacakları. İnternetten indirdiği parçayı kaydetmeyi unutmadı. Kalbi küt küt atıyor. Bu öğlen Mithat’la konuşmalı. Boş ver gitsin coğrafyayı.
Yorum BırakBağırıp çağırıyor yine babası. Oysa dünya sayıyor yalnız parayı. Beş kuruşsuz babası. Parası kadar erkeklik taslamalı. Giyiyor takımın formasını. Ne isim var üstünde ne numarası. Ölen meçhul bir asker gibi. Ayna karşısında jöleliyor saçlarını.
Yorum BırakBir otobüste gidiyor 42 er. Yani 15 oğul, 8 sevgili, 6 baba, 5 koca, 4 aşık, 3 dost ve biri daha. O biri yalnız.
Yorum BırakPazarda erik satar. Ustadır acaip şeylere inanmakta. Uzaylılara, cinlere ve medyumlara. Yeminler ediyor deprem gecesi eriklerin yapraklarını döktüğüne. Hayatta en büyük pişmanlığı evlendiği kadın, teyzesinin kızı. O düşünürken yine kakmışlar sahte bir lirayı. Çevirip duruyor elinde sinirle.
Yorum BırakBak diyor 35 lira türk malı, çelik bant var içinde. 30 lira çin malı, çelik bant yok içinde. 30’luk ver diyor müşteri, mavi olsun. Satıyor malı. Tükürüp arkasından yere devam ediyor bağırmaya… Ordadır bavulun sağlamı, ikisi de çin malı.
Yorum BırakEti değil kendini dövüyor kasap Kazım. Daha dün bıçaklanmış biraderi. Kardeşinin barsağından farksız ineğinki. Derisi yüzülmüş kaslarla kemiklere bakıyor. Aklından bir garip düşünce geçiyor: İneğin ruhu var mı? Eti değil kendini dövüyor.
Tek Yorumaçıklanamayacak kadar çoktu. şiddet denebilirdi artık, öyle güçlüydü. etrafta gezinip maruz kalıyorduk. sen, ben önemsizdik.
Yorum Bırak