Sıcak iklimli memleketleri sever. Isınmak, giyinmek ve doymak hem kolay hem ucuzdur. Aslında oralarda her şeyin bir kolayı var. Kurallar esner. Gündüzün gündüz gecenin gece olduğu şüphe götürmez. Bir tek güneş yorgun düşürünceye kadar batmak bilmez. Kanı kaynar, canı daha çok kadın çeker. Gülümseyen yüzler ve kaygısız ağır hareketler hoşuna gider. Bol müzik dinler, yemek yer ve kitap okumazlar. Ne güzel. Çok da abartmak istemiyor ama sıcak iklimli memleketleri sever.
Tek YorumKategori: DÜZ YAZILAR
Disko kapısında badi gartlık yapıyor. Yoktur sağlık sigortası. Üstelik sevmiyor kavga etmeyi bütün iri yarı adamlar gibi. Seviyor en çok annesini. Annesi seçecek gelini. Düzmüşlüğü var ünlü bir mankeni. Özlüyor evindeki çiçekleri bir de köpeğini. Para diyor içinden, para. Yaş kırka gelince bu iş yapılmaz ki.
Yorum BırakGümüşi ağlarını örmüştür. Duş kenarında yaşar. Hadi adını biz koyalım, kader. Bütün gün av bekler. Gerekirse tavandan sarkar. Kuytudan süzülür. Ancak ev sahibi iki günde bir duş alır. Ağları dağılır. Bahtsız örümcek kader başlar yeniden çalışmaya. Milletin sırtından sıçrayan suyla oralardan geçecek bir böcek ihtimali arasında sıkışmaya… Belki bir gün ev sahibi tatile çıkacak. Kader kocaman bir ağ kuracak. Döndüğünde ev sahibini yakalayıp yiyecek. Belki… Kader.
Yorum BırakKibritte kükürt kokusu, kağıt parada nem. İki kişi bir araya gelince üstüne ahmet… Bazen iyidir, bazen fazla.
Yorum BırakKır saçlı bir adam şimdi. Her sabah traş oluyor. Eskinin saat tamircisi, saat satış bayi şimdi. Bir seiko var diyorlar, sıyırıyor kadife kılıfını büyütecin. Metal parçalar ışıldıyor. Saatlerce bakıp kalıyor paslanmaz çelikten imal edilmiş bir çarka.
Yorum BırakBüyük memeli kadınlardan hoşlanır ah! Belgesel izler meraklanır. Dünya kocamandır. İşletme okumak ister, sivilcelerini bantlar. Nayk eşofman alacaktır, parası yok. Bir vakit de olmayacak. Küçük memeli kızlara aşık olacak.
Yorum Bırak28 yaşında bir kız, oturmuş kafede adaçayı içiyor. Bir yandan hala evlenmediği için kendini kötü hissediyor. İkinci sınıf belki de. Farkediyor ki vinstın laytı bitmiştir. En yakın tekel bayi nerede? Günler geçip gitmekte.
Yorum BırakElektrik sayaçlarını kontrole gidiyor fakirhaneye. Giriyor bahçeye. Lahana ekmektedir nine. Selamun aleyküm nine, sayacın nerede? Deden namazdadır diyor nine, buyur azıcık bekle. Ayran koyup bardağa getiriyor bir de. Onunla konuşmadan devam ediyor çalışmaya bahçede. Çok geçmeden camiden görünüyor dede. Sayaç mayaç yok. İki milyon sokuşturuyor cebine. Görmezden gel. Parayı geri veriyor dedeye. Boş ver diyor ayrana say. Ardından el sallıyor nine.
Yorum BırakBütün bunları çıkar hayatından… Ağaçları işte, kuş muş ne varsa, denizdi, efendime söyleyim vapurdu, trendi, yok efendim mehtap falan böyle dağların ötesinden güneş doğmaları, ondan sonracığıma o bi’ adam vardı hani “nice bu hasret-ü dildar ile”yi söyleyen, bi’ de şu her sabah durağa giderken otobüsün durağa çarpma ihtimaline gülmeler, bir bardak çayın iki sigarayı hak edişi, bi’ de kariyer olanakları falan, film şeridi Oruç Aruoba polemikleri, elmalı turta ile baharatlı patates arasındaki o ince çizgi, bi’ de üstüne üstlük koçak‘ın adamları, bi’ de o muhteşem yağmur hani her şeyi tertemiz edip un ufak, durup durup aklına gelen, bi’ de bahanesi…
Yorum BırakYük taşıyor kamyonuyla İstanbul’dan Urfa’ya. Bir yandan ot içiyor. Vakit nasıl geçiyor bilmiyor. Bir de üfleyince sıfır promil çekiyor. Düşünüyor dayı oğlunun söylediklerini. Türk müdür kürt mü? Ayrılmak şart mıdır? O zaman da yük taşıyabilir mi kamyonuyla İstanbul’dan Urfa’ya. Oflayıp pufluyor. Bir de olmasa şu lanet kıl dönmesi.
Yorum BırakOtuz yıl memurluk etti, emeklidir şimdi. Otuz yıl boyunca amirleri sürekli değişti. Stalin bıyıklı, hilal bıyıklı, badem bıyıklı, bıyıksız… Otuz yıl boyunca ne zaman palto alacak olsa yetmedi parası, sıkıştı, gelinceye kadar çekik gözlü çin malı.
Yorum BırakYine palavra sıkıyor pavyon dönüşü fırıncı. Yine bol soğanlı ciğer istiyor. Şöyle yaptım da böyle ettim karıyı. Tam bir orospu çocuğu. Bu saatte geliyor büfeye ayyaşlar, üniversiteliler, torbacılar, pezevenkler. Aslında hepsi orospu çocuğu. Siyah poşetlere koyup kaçak satıyor birayı. Artık geceleri işi ona bırakıyor yaşlı babası. Bu soğukta adamların başında dikilip kasadan para indirmesinler diye bekliyor öyle. Evdekiler bastırıyor evlen diye. Onda o göz nerde? Evlense geceleri daha rahat çıkar gerçi. Yine de Rıfat’ı korkutuyor planın ters tepmesi. Bakarsın çıkıverir dırdırcı bir karı. Az sonra geliyor arkadaşları. Yüz milyon alıyor. Samatya’da içme vakti.
Yorum BırakZor iştir bakkallık sabır ister. Uğurlusu uğursuzu… Kesiyor ekmeği ortadan sandviç yapıyor. Daha sabahın körü. Al sana ekmek, al sana gaste. Mehmet akif sokak nerde? Al sana yol tarifi. Kolay sinirleniyor giresunlu. Zor iştir bakkallık sanatı. Nasıl beceriyorsa, her vakit iki günlük traşlı. Ne eksiği var ne fazlası. Ürkütmemeli müşteriyi. Yuvarlak tombul parmaklarıyla anlatıyor. Alkolik değilse tombuldur bakkal parmakları. Mercan apartmanının kapıcısıyla konuşuyor akşamki maçı. Bir yandan korkuyor, yılbaşı yaklaşıyor. İsteyecek toptan kdv fişi.
Yorum BırakOn üç buçuk kadınla yatan adam bir sırdır. Kimi köpeğe mi yanaştın deyyus dedi, kimi anladı ki içine girmedi yalnızca sevişti. On üç buçuk kadınla yatan adamı kimse anlamadı. Oysa içlerinde bir kadın vardı ki; ona bir buçuk denebilirdi. Bir kendisi, artı buçuk etekleri.
Yorum BırakIslak bir banka oturacak kadar yalnızdı. Kıçını ıslak bir banka koyacak kadar kendine öfkeli olmalı. Ve insan aç değilse, tutsak değilse, hasta değilse ama yalnızsa… başını ne yana çevirse insanla dolmuşsa… başka neyi anlatmalı?
Yorum Bırak