İçeriğe geç →

Kategori: DÜZ YAZILAR

AN – 39

Terli kızarmış yüzünde düşünceli bir hal, soruyor arkadaşına, durunca bisiklet neden düşer? Saçmalama, diyor arkadaşı, düzgün sür. Sessiz sürüp gidiyorlar.

Yorum Bırak

AN – 38

Tozluydu gözleri, kederliydi. Kelimeler kolaydır. Kederliydi. Ağladık bir vakit. Dedim Karabaş, kelimeler kolaydır. Sen gerçekten köpek misin?

Yorum Bırak

AN – 37

Dört arkadaştır onlar. Finallerden sonra eve bir karı çağırdılar. En iyisini bulurum dedi iİsmail, tamam dediler. Dört kişi olunca indirim de yapar. Başbakanlık bursları birleşti. Kadını Taksim’den aldı İsmail Çapa’ya… Devresinin bütün partilerini düzenleyerek arabayı çekmişti altına. Kolay değil esnaf çocuğu. Neyse geldiler öğrenci evine. Nasıl, dedi ismail, beğendiniz mi Muallayı? Kadın karnı burnunda hamileydi. Al bacım dediler para sende kalsın, uğurlar ola. İsmail böyle bir orospu çocuğudur işte. Geçmiyor sivilceleri bu nedenden, kaç defa gitse cildiyeye.

Yorum Bırak

AN – 36

Taşşakların çatlayıp kanar, dedi abisi. O gün bir kenara koydu bisikleti. Bir daha ellemedi. Erkeksi görünüyordu, sigaraya başladı. Sigarayı bıraktı, eskisi kadar sertleşemiyordu. Bırakmak zordu. Çitledi kabak çekirdeği. Dediler geliyor üstelik prostata iyi. Günde 250 gram. En iyisini kavurur bahar kuruyemişçisi. Birader bu memlekette kuruyemişçilerin kazandığını kim kazanıyor? Atmış tabureyi dükkanın önüne izliyor sokağı. Hanıma sokulurken artırıyor şehvet kudretini böyle süzmek gelen geçen kadını. Bir de iyi gelir bak, mısır çarşısından alıyor onu da, lokumun illa cevizlisi. Son günlerde sık kuruyor damağı dili. Morali bozuluyor düşündükçe şeker olabileceğini. Duydu ki kalkmıyormuş şekerlilerinki.

Yorum Bırak

AN – 35

Dolmuş sırasında oğlanlar kızın kalçalarına dik dik bakıyor. Bu iyi, hali vakti yerinde bir damat bulacak kadar güzel kız baş örtüsünü biraz daha sıkıp devam ediyor düşünmeye: Ya hevese kapılır da itin birine verirse? İşte bu felaket. Yağmurda dolmuş sırası… Su geçiriyor botları.

Yorum Bırak

AN – 34

Sarıdır uzun parlak tüyleri. Kar beyazı bir tek patileri. Küçücük burnu pembe. İster ki sen sevmeye çalış o kaçsın. Hele bir ilgilenme. Hemen küser, başını çevirip oturur. İmkanı yok baktıramazsın. Zorla kucağına alınca da gırlayıverir. Salar kendini. Ha barışmak için iyi bir yoldur bir de çiğ hamsi.

Yorum Bırak

AN – 33

Darmadağın ev, küflü ekmek. Tik tak voltasını atıyor saat. Tuzluk devrilmiş duruyor. On gündür bir kot iki kazak… Yine de sabah kalkıp duş alıyor. Saçlarını tarıyor. Saçlarını taraması şu demek; vazgeçmedim, daha sizi terketmedim. Saçlarını taramadığı gün bilin ki umudunu yitirmiştir. Artık o gün kanadı kırık göçmen kuşlara nasıl merhamet edilirse öyle davranılsın ister. İster ki bir esirin hüküm günü olsun. Fakat ani bir telefon… Sinemaya gidiyoruz diyor arkadaşlar. Sigarasını yarım unutup koşuyor. Evde gölgesini bırakıyor. O sıkıcı gölgeyi… Gölge, sigaranın kalanını oturup içerken söyleniyor. Yok bu adamla olmayacak. Bu nasıl hüzün. Varıyor sinemaya iki kilometre sonra. Genç adam da…

Yorum Bırak

SEN YOKKEN

yere milyonlarca kar tanesi düşüyor. ilk saatlerde düşenlerin çoğu eriyor. ama yeri soğutuyorlar. sonra gelenler tutunuyor. yeteri kadar düşünülmezse unutuluyor.

Yorum Bırak

SORU

sorduğumuz sorular kabullenemediklerimiz mi?

Yorum Bırak

DENİZ GÖREN ZEYTİNLİK

Kasketinin altından aydınlık öğleye bakıyor Kemal dayı. Deniz gören bu zeytinlik onundur. Kocaman bir toprak parçası. Güçlü hissettiriyor kendini. Bir vakit geçiyor Kemal dayı ölüyor. Zeytinliği oğlu Ahmet alıyor. Kocaman bir toprak parçası onundur. Ahmet emmi ölüyor. Çocuklar mahkemelik oluyor. Toprak ikiye bölünüyor. Kızlara kalıyor verimsiz kumsalı. Bir vakit geçiyor amca oğulları miras tartışmasında bir birini vuruyor. Kumsal değerlenip oğullar kızlara dava açıyor. Zeytin ağaçları iki yüzyıldır yeşil. İki yüzyıldır toprak tek parça duruyor. Vakti gelince güneş altında zeytinler olgunlaşıyor, gülerek toprağın sahiplerine. Kim kime sahip çıkıyor?

Yorum Bırak

AN – 32

Ayarlamak için güldürmesi gerektiğini biliyor kızları. Oteldeki hollandalı turiste kıt kanaat ingilizceyle anlatmaya çalışıyor göt lalesini. Kız bozulup kalkıyor. Anal seks teklifi sanıyor. İki gece sonra çok içkiliyken komiyi odasına çağırıyor, okey gel. Hayat bazen çok cömert davranıyor.

Yorum Bırak

AN – 31

Selim’e göre adaletsiz bir yerdir dünya. Evlere girip eşya çalabilir dolayısıyla. Mehmet’e göre de adaletsiz bir yerdir dünya. Kanunsuz işlere bulaşabilir işsiz kalsa. Pencereden inerken gördü Selim’i. Dur dedi, durmadı. Tetiğe bastı vurdu. İkinci kattan kaldırıma çakıldı. Kırılan kemik sesi… Öldürmüştü Selim’i. Oysa anlaşamadıkları bir konu da yoktu. Ah şu diyalog eksikliği.

Yorum Bırak

AN – 30

İki gün konuşmadılar. Sonra buluşup ayrıldılar. Eşyalarını uğrayıp alacağını söyledi. Kafaden çıkıp yürüdü. Yolda karşısına çıkan ilk eczaneye girdi. Başına ne geleceği belli. Her ayrılıktan sonra farkediyor, yıllar içinde düşmüş fiyatı. Her ayrılıktan sonra bir kutu prozac almalı.

Yorum Bırak

AN – 29

Karadeniz uşağının görülmüştür zaman zaman uşak olduğu. Lakin nedir bu yıl bu balığın bolluğu. Tezgahta çırpınan balıklara bakıp gülüyor. Bir yandan biliyor, denizde kardeşlik olmaz. Oysa dolmuş ağzına kadar balıkla boğaz. Bir arada bu balıklar hayatta durmaz. Bilir ki denizde kardeşlik olmaz. Soluduğun bir saniyedir denizin hediyesi. Bilmeyi öğretir, kıymetini. Budur işte bütün iyiliği. Az şey değil. Konuşurken bile acele etmeli. Hayat değerli. Orda karadenizin ortasında büyük bir sorun olmalı ki balıklar boğaza sığınıyor. Al gülüm ver gülüm koyun koyuna yaşıyor. Balık fiyatları düşüyor. Yüzler gülüyor. O küfrediyor. Götünüze benzettiniz denizi.

Yorum Bırak

AN – 28

Araba seni dünyadan ayırır motorsa karıştırır. Motorsiklet kullanmak bir yaşam biçimidir, diyor yaşlı tamirci. Kendini nasıl sevdiğinle ilişkili. Yakın gözlüğünü çıkarıp kazağının kenarıyla siliyor. Ben kullandım tam otuz yıl hiç durmadan. Haa kurallara uyacaksın bir, bir de kadere boyun eğeceksin. Olabilir sonunda ölüm. Parasızlıktan alıyorsan hiç alma.

Yorum Bırak