İçeriğe geç →

Kategori: DÜZ YAZILAR

UZAYDA İKİNCİ GÜN

Milyarlarca yıldızın arasında, öyle bir köşede, yapayalnız, sessiz, defalarca, dön bakalım. Her yeri kaplayan o büyük sessizlik, çığlık atsan, sessizlik, kulak kabartsan sessizlik, aldırmasan sessizlik. Duymayan, konuşmayan uzay. Her şeyden önce çaresizlik. İnsanın derdi bu büyük sessizlik. Ezen, ağlatan. Onca bina, onca savaş, seven, sevilen, çiçekler, hamam böcekleri. Dönüp duruyor. Yanıt yok. yarın ölüp gideceğini bilip nasıl olur da çalışabilirsin, aşık olabilirsin? Bir hoş sada mı? Hadi ordan. Sessizliğin içinde bu akış mide bulandırır. Bir türlü denize ulaşamayan bu insanlık. Dinmeyen akış. Zıplayıp duran bir şaman yahut namaz kılan adam. Sessizlik. Sımsıkı kapanmış dudaklar. Dönüş devam ediyor, boşuna. Boşuna. Her…

Yorum Bırak

UZAYDA BİRİNCİ GÜN

Sabahtan beri doğan günden alamıyor gözünü. Uyandığı an daha doğru aslında. Uzayda sabahtan bahsetmek anlamsız. Dünya çevresinde yörüngeye oturmuş bir istasyonda ona söylenenleri yapacak. Bir kahraman olmayı ve uçmayı hayal ederken kendini burada buluverdi. Yarım saat sonra bir radyo istasyonuyla canlı bağlantı kurulacak. Yayın sırasında sevdiği kıza adayacağı şiiri cebinden çıkarıp bir defa daha tane tane okuyor içinden. Boşlukta yayılan sevda sözleri. Kağıdı katlayıp özenle geri koyuyor cebine. Doğduğu şehrin üstüne varıyor ışığın sınırı. Sevinçle bir ters takla atıyor, çatılarda beslenen güvercinler gibi. Muazzam bir sabah. On milyonlar uyandı az önce. Asya, afrika. Aynı anda kalktıklarının farkında bile değiller. Ne…

Yorum Bırak

BİR DÜŞÜNCEYİ ANLAMANIN EN İYİ YOLU

Bir düşünceyi anlamanın en iyi yolu ona ihanet etmekten geçer. O zaman kavramlar bir formülün parçaları olmaktan çıkar, berraklaşır, insani anlamlar kazanır. Hele iki üç defa dönmüş bir adamın bilgelik mertebesine erişmemesi için eşek olması gerekir veya kişilik bozukluğu vardır. Medyayı dolduran onca eski solcuyu isim isim düşünün. Bunlardan hangisi yeniden dönüp sosyalist olsa ağzımız açık kendini dinletecektir. Gerçekten en kafalılar ihanet ediyor olabilir.

Tek Yorum

ŞİMDİ DÜNYAYA YENİ BİR BÜYÜK ADAM GEREK

Otuzlu yaşlarda dinip, sakinleşeceği, daha makul olacağı, kaçamak günahlar dışında topluma yanaşacağı, bu yorgun ve tok olgunluğu, bu kendi içindeki şeytanı görüp geri kaçmışlığı yüzüne bakınca herkese aşikar olan adam… Nedendir ilk gençlikteki o parlama, herkese sonu böyle malumken? Hormonların kandaki konsantrasyonu diyenler var ya, yok onlar hiç parlamadı da haberleri yok. Şimdi dünyaya yeni bir büyük adam gerek. Orta yaşlı insanlara sıkıcı olmayan ve samimi hatta aklı baştan alan uğraşlar bulsun diye. Uygarlığın kölelerine aşkın eşdeğeri aranıyor. O güne kadar sekstir, arabadır, sağdır, soldur, dindir, çocuktur, falan filan.

Yorum Bırak

KENDİNE YASAKTIR İNSAN

Uzun süre duvar dibinde beklettiler bahçenin. Salmadılar içeri görsün koklasın. Gururu kırıldı, usandı. Tam alışmaya başlamıştı ki yıllar sonra kapılar açılıverdi… Güller bezenmiş bahçe bir hapis gibi göründü gözlerine, girmedi. ne kaybolup giden zaman, ne bir hayale karışan o bahçe ziyan, özgürlük için kendine yasaktır insan.

Yorum Bırak

YOLDA DELİYLE

– bi sigara parası versene abi. – yok. – bi sigara parası be abi. – yok. sigara mı içiceksin? al sigara. – ben bi tane sigarayı napim, bi paket ver bana. – oooo olmaz öyle. al iki tane veriyim. – napıyım iki taneyi beş tane ver. – sen bilirsin o zaman. – e hadi ver bi tane. – iki tane al. – yok ben iki tane istemem. bi tane ver. sonra sen ne yaparsın, çoluk çocuk ne yapar? – ateşin var mı, gel yakayım. Genç adam çakmağını rüzgarda yakamaz yine. Hep beceriksizdir zaten. Deli gülümseyerek onun çabalamasını izler. Sigarasını ceketinin…

Tek Yorum

YALNIZLIĞIMDAN UTANIRIM SIK SIK

Yalnızlığımdan utanırım sık sık. Özellikle erkek arkadaşlarımın kız arkadaşları güvensiz ve alaycı süzdükleri zaman. O bakışı hissedince katı, suskun ve saldırgan olurum çoğu zaman. Sıkıcı bir insan olduğumu bir şekilde ima ederler, daha çok utanırım. Arkadaşıma ayıp olmasınla yenilip gitmeme çabası birbirine geçer, o süreyi bir şekilde geçirip evime kaçarım. O kızlar da sevdikleri adam hatırına katlanır bana. Sonra apartman kapısında karşılaştığın komşun kafasını kaldırıp selam vermez. Merdivenleri çıkıp ev kapısının kilidini çevirince komşunun eğilmiş başı dikilir bir anda, kapı arasından evin içini görmeye çalışır. Selam vermek için kalkmayan o baş meraktan kalkıverir. Bir de yalnız çıkılan deniz kenarı tatilleri……

Yorum Bırak

BÖYLE BAŞLAR

Böyle başlar, dengeli basit bir cümleyle. Karşılığında bir tepki alırsın. Hoşuna gider veya kızdırır, devam etmek istersin. Sen tepki verenden farklısındır, etkisindir. Devam edersin. Karşındaki seni tanımlamaya başlar. Sen tutarlı olmaya çalışırsın, biri olmaya gayret edersin, biri olduğuna kendin de inanırsın, o birini aramaya bile çıkabilirsin. İlerlemeye çalışırsın, o zavallı ilerleme kaygısı, kelime sayısı artar, kelime çoğaldıkça açıklamaktan çok gizlemeye yarar. Gürültüden hiç bir şey duyulmaz artık. O zaman yalnızlık, en iyisi olabilir. Biraz sessizlik, biraz gerçek, biraz teslimiyet.

Yorum Bırak

O UÇURUM VARDIR, DÜŞÜLÜR

Mutlaka bir uçurum olur. Ne olduğunu anlamadan yuvarlanır gidersin, bağıra çağıra düşersin. Sonra ya burası fena değilmiş dersin ya da bütün kemiklerin un ufak olur. Bakarsın hala ölmemişsin. Keşke ölseydim dediğin de olur ama çaktırmadan hayatta kaldığına sevinmeye başlamışsındır bile. Mecburen kırık dökük kalkar devam edersin. O uçurum vardır, düşülür. Bir insan yüzü, bir isim, bir ayartma, kışkırtma veya hayalle başlayabilir. Kendine bir şekilde geldikten sonra onun orada seni bekleyip durduğunu farkedersin. Daha kaç uçurum olduğunu bilmen mümkün değildir. Dahası düştükçe kendi derinine indiğin kuşkuludur. Böyle bir kural ve amaç yoktur yani. Düşersin, o kadar. Çoğu zaman aynı uçurumdan uzak…

Yorum Bırak

HIRKAMI ARIYORUM

doktor önlüğünü çıkarıp petrol ofisi amblemli petrol yeşili hırkayı giyiyorum geceleri. altta mavi kot ve siyah kundura… hiç bir kız asla dönüp bakmıyor, asla. gündüz dönüp bakmayanlarsa sahilde yürürken selam vermeye başlıyor, eyvallah, aleyküm selam. bense hırkamı arıyorum, herkese bir selam çakmak için.

Yorum Bırak

Bir akşam vakti

Bir akşam vakti geri dönerim size, davetsiz, hiç hesapta yokken. Gittiğimi iyisi mi hiç bilme. O zaman değiştirmez beklemek seni.

Yorum Bırak

An – 49

Aslında efendi çocuktur nazım. Hır gür sevmez, kavga çıksın istemez. Para pul sahibi oldu, selamı eksik etmez. Fenerde amigo, Saracoğlu’na iki eks atmadan girmez. Arkasında tempo tutan 50 bin kişi… Zıplar zıplar, başlar sevgiden ağlamaya. Bir süre sonra maç kalmaz, goller hikaye. Mahşeri bir kalabalığa bakıp başlar o günü düşünmeye. İnsanların bölük bölük saf tuttuğu.

Yorum Bırak

Basit

yol açılırsa duramaz yürürsün, kapanırsa oturur kalırsın. hepsi bu.

Yorum Bırak

KALBİ TİTREYEREK BEKLEDİ

kalbi titreyerek bekledi. ventriküler fibrilasyon, filmlerde kalbi durduğu için şok verilen hastaların kalbindeki sorundur. aslında kalp gerçekten durunca şok işe yaramaz. ventriküler fibrilasyondaysa şok verilir. hasta ya döner ya ölür. ventriküler fibrilasyon kalbin kasılamayıp titremesi halidir. kelime anlamı da titreme, seyirmeye denk düşer türkçede. ya döner ya ölür. kalbi titreyerek bekledi.

Yorum Bırak

BU MEVSİMDE ÇİÇEK SEVMEK

Topladığı bir demet papatya camdan kavanoza konunca kökler ışığa dayanamayıp çürümeye başlamıştır. Kız bir kaç günlük ömür katma isteğiyle kavanozu gaste kağıdıyla sarıp karşısına bir tabure atar, oturur. Okul üniformasını çıkarmamıştır bile… Kız bakar, çiçek bakar, ışık bakar, susarlar birbirlerine. Ki ışık var kusur gösterir, ışık var çiçek açtırır. Belki beyaz değil, ışığın saydam oluşundan. Dünyayı görünür kılarken yok oluşundan. Bu mevsimde çiçek sevmek, akla zarar. Hiçlikten beyaza… Sonra rengarenk.

Yorum Bırak