İçeriğe geç →

Kategori: DÜZ YAZILAR

BİR SELAMDIR KARLA GELEN

Karlı bir yolu yürüyüp sevdiğine ulaşmak dedin, güzeldir. Oysa sevilmediğin yere ne kadar uğraşsan nafile, varamazsın. Karlı yollardan bahsettiren, yollara düşüren, özleten ve kavuşturan sevgili değil mi? Öyleyse sevilmediğin yere hiç varmadın. Böyle yalnız, böyle anlamsız, böyle üşümüşsün hep. Akşamları yürüyüşe çıkıyorum şimdilerde, uzun uzun yürürken düşünüyorum derin derin, nefes alır gibi. Acıtarak ve soğuk oturuyor içime yalnızlığım. Duru bir su buz tutar gibi görebiliyorum onu. Böyle beyazın ortasında gereksiz bir karartı gibi kaldıysan, böyle arayıp soranın olmazsa anlıyorsun o zaman, hayat neymiş, sen kimmişsin. Bir selamdır karla gelen, bütün bu anlamsızlık yalnızlığımızdan.

Yorum Bırak

Bazen

Bazen anlamak için çok geç kalmak gerekir. Bazen öyle yanarsın ki ancak gecikince anlarsın.

Yorum Bırak

Yanık

balkon kapısının pervazında, sabah sabah, durup dururken, boynunla omzunun birleştiği yerdeki koku geldi aklıma. ağzına kadar su dolu çaydanlığın yanık kokusu burnuma gelene kadar da öylece durdu orada.

Yorum Bırak

Çoğul

siz diye mi geçsen diyorum artık yazdıklarımda? hem uzaklığından hem çokluğundan…

Tek Yorum

Diyalog

– yazın ne kadar güzelmiş – güzüm de güzel olacağa benzer

Tek Yorum

UZUN UZUN BAHSETTİM SENDEN

uzun uzun bahsettim senden. bi yanı gülümsedi zaman zaman. bazen kalktı dolandı, sigara yaktı, eliyle sakallarını okşadı, denizden su çekip ortalığı serinletti, dinledi ama konuşmadı. o sabırla dinledi, ben ağır ağır alçak sesle anlattım. tavşan kanı çayından içtik teknesinde. akşama doğru “öyle işte burhan dede” diye bitirdim sözü. senin de kafanı şişirdim. yok oğlum dedi titrek titrek, şişmedi kafam mafam. sonra patlattı motoru bütün gücüyle. be çocuğum dedi belini doğrultup, elli senelik kaptan burhan dede, önce şehrini yaşa kadının. yoksa anlayamazsın.

Yorum Bırak

YAZIK ETTİN KENDİNE

babamın bana umutla bakan gözleri, dünyanın en ağır mavisidir. ne zaman o gözlerle baksam kendime, bir ayrılık hüznü çöker. neden nasıl ayrıldığımı bilmeden bir deniz taşıp ağırlığıyla ezer, un ufak olurum. yazık ettin kendine derim, yazık ettin. böyle başlar merhamet… batıp çıkan kuş, çırpınan balık, gökte çelikten bir temmuz güneşi. el ele tutuşup babamla yürüdük ölümün kıyısında. boyun eğmişizdir artık ve sanki her şey o an içindir. bütün acıkmalar, bütün sevmeler, bütün yollar, bütün uykulardan sonra her şey el ele tutuşabilmek içindir. ve bir an sonra, kavuşan o iki el, denizde bir dalgadan ibarettir.

Yorum Bırak

Mutsuzluk bir basamaktır

mutsuzluk bir basamaktır. yukarı veya aşağıya doğru. doğrusu mutlu insan da yoktur. belki insan basamağın veya mutsuzluğun ta kendisidir.

Yorum Bırak

BAHAR

Sahi yüzün neye benziyordu senin? Çayırdan yeşili düş. Hatırladığım kadar güzel misin gerçekten? Bir ömürden gençliği düş. Sen o musun? Sevgiden varlığı düş. Akıl işe yaramaz her zaman, çocuktan anneyi düş. Sızlanıp kaldım gene, hayattan ölümü düş. Kader kısmet nasip işi biraz, oyundan kuralı düş. Kendim ettim, benden beni düş. Hayırlısı olsun derler, zamandan süreyi düş. Dönüp saklanacak bir bahanem oldu, bilenden bilgiyi düş. Yaman ve yolsuz gece. Ceylan avcıyı vurdu, masaldan o çakıl irisi gözleri düş. Düş de gör, acı neymiş.

5 Yorum

En iyi yol

bir insanın kim olduğunu anlamanın iyi bir yoludur canını yakmak. seviye belli olur. seni itham ediş biçimi kumaşın kalitesini gösterir, rol kesemez.

Tek Yorum

An – 50

geceydi. kuru soğuk, aşık ve sarhoş, eve dönecek derman yoktu dizlerinde. buz gibi kaldırıma oturup kaldı. tek bir ışık yanmayan karanlık bir sokak… bağırmak geldi içinden, uyumayın, karanlıkta sevişmeyin. korktu ama sesini çıkarmaya, sustu. sürünerek duvara doğru çekti kendini, yasladı sırtını, derin nefes alıp verirken bir ses duydu yanı başında. gözlerini kısıp baktı. gözleri karanlığa alıştıkça bir lağım faresi belirdi, kasılıp kusuyordu hayvan, ağzı beyaz köpürmüş. döndü çırpındı, sonra durup kendini izleyen insana baktı bir çift ufacık göz. o haliyle titreyerek geri kaçmaya çalıştı, seyriyip yay gibi atan kaslar doğru dürüst hareket etmesine izin vermedi ama. çok uğraşmadı bıraktı kendini…

Yorum Bırak

VAKTİ GELDİĞİNDE

yorgunum dediğimde, sensizlikten yorgun düşmüşüm yıllardır. içimde bekleyen o parlatılmış yalnızlığı ucuza bozdurmaktan korkuyordum en çok. şimdi senin yanında sınırlarını henüz keşfetmediğim yeni bir yalnızlık büyütüyorum. üşüyen, açıkta kalan yeni tenhalar, yeni gölgeler düşüyor gövdeme. başka saatlerde başka anlamlarla dalıp kalıyorum denize. yeni yalnızlığı yatağa atıyorum gizlice. vakti geldiğinde yeni bir aşkın ayakları dibinde yere çalmak için.

Yorum Bırak

BİSİKLET GEZİNTİSİ

sabahtı, serindi, bozkırdı. toprak buğulu, gözleri çapaklı düştü yola. gittikçe ses sada kalmadı. yalnız bisiklet çarklarının şıkırtısı ve hızlandıkça uğuldayan tekerler. küçük bir dereyle akıp giden daracık bir köy yolunda. yavaştan ısındı gün, bir karga inek bokunu didikledi. karşıdan bir kamyonet sonra bir traktör geldi. direksiyondaki adamı selamladı. asfalt köye varınca bitiyordu, köye girmeden toprak yola çıktı. çimenlik tepede gel git aşınmış kırmızı toprak bir yokuş. ayağa kalkıp yüklendi. sonunda tepenin başına varınca bisikleti bir kenera attı. bir kayanın üstüne oturup sırt çantasındaki termostan şekerli sıcak çay koydu. bir dereye, bir tren yoluna, bir ufalanmış taşlara baktı. gökte bir doğan…

Yorum Bırak

UZAYDA ÜÇÜNCÜ GÜN

Yatar çöl kumlarının altında binlerce eğrilmiş iskelet. Omurgaları ezilmiş, yamyassı. Belki aç belki tok öldüler. Her piramidin yakınında toplu işçi mezarları. Kemik basınçtan düzleşir mi, kaç kilo taşıdılar? Çarpılmış, yamulmuş omurgalar. Binlerce… Bir gizem diyorlar şimdi. Uzaylılar inşa etti piramitleri. Heyacanla dinliyor turist kafileleri. Tanrıların arabalarını anlatan turist rehberinden on adım sonra başlıyor mezarlar. Mezar bile değil, üstü örtülmüş kuyular. Ses ulaşsa da kemiklere, darılmıyor ölüler. Ne farkeder ki? Nasılsa bin yıl sonra herkes yanlış anlaşılacak. Çalışırsın, kendini çölde kum zerrelerine çevirerek, yavaş yavaş yok olursun. Senden geriye kalan olmaz, yanlış anlamalardan başka. Bu yüzden ne zaman bunalıp, kitlense çalışmak…

Yorum Bırak