Sonra başlar kabak kemane, hüzünle ümidi birbirine katmaya. Tepemize solgun bir güneş asarız, çocukluğumuzun o yazından hatıra. Yıldızlar takılır, mevsimler yavaştan kurur. Dünya yokolmadan, şarabın, ayvanın ve armudun iyisini hazırlar, son bir sofraya oturduk mu kardeşler, ağzımızı bursun şarap ve ayva. İçimizden dökülen ümitli bir hüzündür o saat. Ve başlar sazlar çalmaya. Tepemizden şıpır şıpır damlar gece gözlerinde, karnında. Baktığın her yere, yıldız düşer, tepemizden şıpır şıpır damlar yıldızlı gece. Bir bakarsın hiç küsmemişiz birbirimize, bir bakarsın bir köşe başında karşılaşmışız. Ceylana benzeyen bir kadın ve körük gibi soluyan ciğer, bir çığlık sonra, kendine getiren. İnsafsızdır, gavurdur zaman. Bakışlarımız sarı…
Yorum BırakKategori: DÜZ YAZILAR
Taptaze, diri açar çiçek. Boynu dik, güçlüdür. Güzel ve güzeldir kokusu, yeşildir sapı. Diri ve taze. Gökyüzüne saçar tohumu. Çiçeğin boyun büktüğü mevsim gelir sonra. Çiçeğin boyun büktüğü… Ve ağır ağır öylece… Bu ağırlığa boyun büktüğü, salınan ve rüzgar selamlayan. Mutluluk veya mutsuzluk değil bu. Olduğu… Şimdi bu başka bir gerçek, gerçek bu. Sevgiyi kendinden bilmediğin. Hafiften salarak. Dost yazar yazıyı. İşte böyle çiçek kardeş, sevgili papatya, çiçeğin boyun büktüğü yazı.
Yorum Bırakne varsa aldım kendi elimden. bi şu aynadaki görüntüm kaldı işte. bakıştık az önce uzun uzun. en zoru dedi dudağını hafifçe büküp, kendinden kurtulmak. ama sen kaç bakalım yine.
Tek YorumBi kere paragraf başlarına hiç dikkat etmemişsin, dümdüz gidiyor cümleler. Satır başları büyük harfle başlar ayrıca, noktadan sonra kısa bir boşluk bırakılır. Bağlaç olan “de” ayrı yazılır ki sende allaha emanet. Cümle ortasında niye büyük harflerle yazarsın “GİTMEK” diye? Başlık mı sanki? Bir de, “kendine iyi bak”tan sonra ünlem olmamış bence. Tam orada bitiyor. Bugün evde bi mektup unutmuşsun…
2 Yorumsaçlarını tararken bir yandan da havluyu kolluyordu düşüp müşmesin diye. tedirginliğine sinsice gülümsedim, sonra o da patlattı kahkahayı olanca edepsizliğiyle. “yarın, dedi yüzük parmağını işaret ederek, getiricem kafa kâğıdımı, anlayacaksın o zaman dünyanın kaç bucak olduğunu, gül sen gül!” “nüfus sureti de getir o zaman, dedim, ‘vukuatlı’ olsun ama!”
Tek YorumYa sen çocuk değil miydin, büyümedin mi yavaş yavaş? Bütün anlaşmalar bağlandı, bütün oteller ayarlandı. Ya sen çocuk olmadın mı hiç? Büyümedin mi hiç? Değerli olanın ne olduğunu unuttun mu şimdi? Sen, ben ve sevgili annen. Ya sen bir zamanlar çocuk olduğunu unuttun mu şimdi? Her şey komik değil mi? Yok bir çözümü, yok bir teselli, ağla şimdi. Ya sen çocuk değil miydin hiç? Nedir önemli olan unuttun mu şimdi? Yalvar yakar sürünürken, insan kardeşler için ağlıyorken ve bu yazıyı yazarken yan masada alman turistler bilardo oynarken, bir zamanlar çocuk olmadın mı hiç? Öyle geliyor ki bana, sarılsam sana geçmeyecek…
Yorum BırakAşk bir sürü psikiyatrik hastalığa benzer. Gerçeği değerlendirme yeteneğin bozulur, hezeyanlara kapılır, yanılırsın; şizofreni gibidir. Kalbin yerinden fırlar, ateş basar, miden ağrır; panik bozukluğuna benzer. Gecen gündüzün birbirine girer, iştahsız ne yaptığını bilmeden dolanır durursun; depresyona benzer. An gelir, kendini durdurman mümkün değildir; dürtü kontrol bozukluğuna benzer. Aklından atamazsın, kıvranır durursun; obsesyondur. Her şeye rağmen aşk en çok sevgiliye benzer, sevdiğin kızın tıpkısıdır. Aşk sevgilinin ta kendisidir. Bu yüzden hiçbir sevgili diğerine kızamayacağını bilir. Gönül koymak mümkün değildir. O yüzden en sonunda bir “canı sağolsun”dur. Bu yüzden hiçbir aşk birbirine benzemez ve hepsi aynıdır. Senin gibi, benim gibi. Aşk hastalıkların…
Yorum Bırakfişleri yazarken hüzünlenmek hiç aklıma gelmezdi. şu tarihte şurdaydık, şurda şunu konuşmuştuk, sonra da şuraya gitmiştik doğru ya… sen neskafe içmiştin, ben incelik olsun diye şekerlerini atmıştım, sen aslında şekersiz içiyordun, falan filan… günlüğü açıp bir yandan da oradan takip etmeye varınca iş uzadı tabii. boşverip iadeyi, bir albüm mü almalı fişler için?
2 YorumKim kime ne desin, söylenecek ne kaldı?
Yorum BırakYalnızlık da yalan kalabalık da yalan Aşk da yalan kin de yalan Sevgi de yalan öfke de yalan Gitmek yalan, kalmak yalan Varmak yalan, dönmek yalan Sıla yalan, gurbet yalan Deli yalan, alim yalan Kadın yalan, erkek yalan Adam yalan, çocuk yalan Para yalan, ekmek yalan Pişmek yalan, ham yalan Güldün yalan, ağladın yalan Düşündün yalan, sarhoş oldun yalan Gördün yalan, kör yalan Uyudun yalan, ayıldın yalan Zulüm de yalan, acı da yalan İçi yalan, dışı yalan Doğu yalan, batı yalan Devlet yalan, insan yalan Varlık yalan, yokluk yalan Dünya yalan, ahiret yalan Mezar yalan, yuva yalan Toprak yalan, böcek…
Yorum Bırak…sonra otuz liralık bi bilet alır başladığın yere dönersin. bütün hikayeyi klarnetin tek perdesi anlatır.
Yorum Bırakaşk bir duadır.
Yorum BırakHiç bitmiyor şevkat isteğin. O şefkate muhtaç ve doymak bilmez yan ne insanda? O suskun, üşüyen, iyileşmeyen karanlık? Bir an çöker kalırsın, dinmez ömür boyu sancısı. Açıklamaya çalışmak faydasız. Sen de tatmışındır onu, belki bir sabah yalnız uyanınca, belki bir gece elektrikler kesilmiş ve öksürüyorsan. O uğuldayan korkunç mağara, yatıştırılmak için yalvaran yanın, belki ölümündür, belki yalnızlığın. İnsan beyhude bir çabadır belki, kim bilir? Sen onu herkesin içinde gizli bir sır gibi sakladığını bilirsin. Öpülmek istediğini, sarılmak ve şımartılmak istediğini… O şevkate muhtaç yanımız hep bizimledir. Herkesledir. Öyleyse herkese merhamet et. Merhamet et ki insan bir yenilgiye dönüşmesin.
Tek YorumEy mutsuzlar, ey bahtsızlar, bir kez de kurban diye değil günahkar diye bakın kendinize. Bir günahkar olarak bakın kibrinize. Bu göğün altında her şeye bir kez eyvallah de. Mutsuzluk bir günahtır ve bağışlayacak olan sensin. Hata yapa yapa öğrenilir. Yoksa sen insan değil misin? Çık artık cehennemden; ne intikamla ne adaletle, bir eyvallahla. Bak o zaman sen küçülürken gökyüzü nasıl genişler, nasıl mavileşir. Sonra söylemedi deme. Affet kendini, ilk eyvallah kendine.
Yorum Bırak