İlk kez gece üçü geçtikten sonra arabaya binmeden bir sigara daha içeyim diye otoparkın karanlığında gezerken farketmiştim. Otopark ile limanı ayıran, yerden bir metre yüksekliğindeki paslanmış sürgülü demir kapı bozuktu. Bir iki iteklemeden sonra zorda olsa yerinden oynamış, insanın içini gıcıklayan sesiyle demir sürgü bir arabanın geçeceği kadar açılmıştı. O saatte etrafta kimse olmadığından limana geçmiş biraz gezmiş, konteynırlara, sıra bekleyen tırlara, vinçlere, kuru yük gemilerine, tren hatlarına bakmış, bekçilere yakalanmamak için çok oyalanmadan hızlıca geri otoparka dönüp kayıpıyı kapatmıştım. Bir başka gün de gündüz vakti, yine sigara içme bahanesi ile kapının ve kapıdan geçtikten sonra ilk konteynırlar ile tren…
Yorum BırakYazar: Tahsin T.
Aslında biliyorum her şeyi. Kahkahanın, aynı yüzde, ağıda döndüğü yeri yazıyorum ben.
Yorum BırakAra sokağın sonunda bir yerde sağa dönüp işhanına girdim. Karşılıklı dükkanların bulunduğu yarı aydınlık koridorun ortalarındaydı dükkan. Kapının üzerinde koridoru dik kesen tahminen 50’ye 35 cm büyüklüğünde demirden bir tabela asmıştı terzi. Hemen önümde sol omuzunda sandığı asılı, havanın durumuna bakılırsa çok da sıkı giyinmemiş 13-14 yaşlarında bir boyacı çocuk yürüyordu. Terzinin kapısına aynı anda geldik. Boyacı çocuk beni fark edince “buyur abi” deyip yol verdi. “Saol” deyip yanından geçip içeri girdim. O da arkamdan geldi. İşhanın koridoruna bakan cama kadar yaslanmış; üstünde kumaş parçaları, bir kaç parça ince sabun, tebeşir, makas, iplik olan bezle kaplı masanın önünde yan yana…
Yorum Bırak