hayat doğal sınırlara dayandı.
Yorum BırakYazar: Levent Tamay
yanıma su aldım yatmadan önce. susarız diye. ne çok olmuş beraber susmayalı.
Yorum Bıraköyle bi yerdesin ki nereye adım atsan bana yaklaşırsın.
Yorum BırakGüneşle göz göze geldiğimde bıraktım ancak yürümeyi. Bi şeyler söyleyecek gibi bakıyordu sanırım ama fazla durmadı. Biraz soluklandım. Hala güneşi görebilen bulutların pembeliğini seyrettim biraz. Ne kadar öyle durdum bilemiyorum ama sırtımdaki terin soğumasıyla farkettim rüzgarı. “Merhaba” diye başladı söze. “Seni daha önce görmemiştim buralarda”. Gözlerim bi ağaç altı arıyordu. Kafamı sallayıp geçiştirmeye çalıştım, üsteledi, “artık kalmadı senin gibi yürüyen, nereye gidiyorsun ?”. Sessizliği bozmadan yol kenarına doğru yürüdüm ama vazgeçeceğe benzemiyordu. Arkamdan koşup önümde bir tur döndü yüzümü toza bulayarak. “neden konuşmuyorsun?” sorusunu sorduğunda gözüme giren tozları temizlemekle meşguldüm. Burnumdan derince bir nefes çekip verdim. “seni ben konuşturuyorum ama…
Tek YorumÖğleden sonra bilgisayarı, ocağı, vanaları, perdeleri kapadım. Sigortaları indirdim. Çantamın içine bi kazak koydum. Sonra gözlüğümü, sigaramı, çakmağımı, el radyomu. Üzerime hırkamı aldım. Ayakkabılarımı giydim. Kapıyı kilitleyip çıktım. Güneşe doğru başladım yürümeye. Kirazlar yeşildi daha. “bisküviler” dedi. “olacak” dedim tren köprünün altından geçerken. “Şu şehirden bi çıkayım.”
Yorum Bırak“Bana bi masal anlatsana” dedi. sonunu dinlemeden uyuyacağım bi masal değil ama. İçinde cüceler de olmasın, kurt da kuzu da. Kazananlar, kaybedenler, pastadan evler olmasın. Bi kaç ağaç olsun, biraz deniz…Sıcak olsun, üşüyorum çünkü şimdi. Annem babam, her gün gördüğüm insanlar olmasın. Sessiz olsun. Ama bi el radyosu olsun masalın bi yerlerinde. At olsun, ya da atlar. Ama atlılar olmasın. Çay olsun biraz, biraz da bisküvi. Ben de gelirim belki. Yalnız kalma koskoca masalda diye. Ama istemezsen yalnızca dinlerim. Konuşmadık bi kaç dakika. Beni izledi. Yüzümün ışık vuran tarafını. Alnımı, burnumu, gözlerimi, çenemi, dudaklarımı uzun uzun inceledi. Sonra sabrı tükenmiş…
Yorum Bırak– geç oldu. yat artık. içeriye açtım yatağını. – neden burada yatmıyorum? – burada değilsin çünkü.
Yorum Bırakyüreğini iki taraflı açarsan hasta olursun. >> mazhar alanson / yandım / 3’08”
Yorum Bırakarabanın camını açıp kolumu uzattım. elimi uçak yaptım, bıraktım o halde. rüzgar sırtımı dolaştı soğuk soğuk. kafamı da çıkardım o ara. çamurluğa zincir dokuz sekizlik vuruyordu. ben o kadar keyifli değildim.
Yorum Bırakkulağımdaki müziğin sesini kısıp düşündüm biraz. sonra sesi geri açtım sonuna kadar. ağzımdan çıkanı kulağım duymasın diye.
Yorum Bırakgittim diye aramıyormuş. gitmeseymişim ararmış. gittiğimden beri de aramıyormuşum. zaten aramadan duramazmışım, gitmeseymişim. ve fakat canım kardeşim, aramadı diye gittiğin, aklına gelmez kimsenin.
Yorum Bırakdüşünden önce gel.
Yorum Bıraktarihin en güzel golünü kendi kaleme atmış olmanın haklı gururunu yaşıyorum. zannetme ki farkında değildim rövaşataya kalkarken sırtımı döndüğüm üç direğin benim kalem olduğunun…ve fakat yaptığın orta, tarihe bi not düşmeyi icabettiriyordu. top havada süzülürken uzun uzun düşünme fırsatım olmadı elbette. bi an göz göze geldik, sen topun dibine yaptığın vuruşun ardından dizlerini kırmış rotayı izliyordun, topun düşeceği yerin benim durduğum nokta olduğunu ikimiz de biliyorduk. O an bi göz göze gelmişliğimiz olduğunu inkar edecek değilim şimdi. Gözlerindeki düşkırıklığı idi veya değildi o an yapmam gereken şeyden beni alıkoyan…bunu tespit etmek olanaksız. ama top bana doğru süzülüyordu işte. barajın bana…
Yorum Bırakyaşıyor muyum, ölüyor mu?
Yorum Bırak– top doksandan içeri girmeden önceki son anda geri devrilmek üzere olan ve topa bakan kalecinin gözlerinde asılı kalmış bakış – eee – sürekli öyle bakıyorsun – ama sen de farka gidiyorsun.
Yorum Bırak