İçeriğe geç →

Yazar: Koçak

AYDINLANMA SONRASI ÖZNENİN KAYBI-3

Üniversite yıllarımda aşırı sigara içmekten çatlamış sesiyle evrenin esas yasası olarak diyalektikten bahseden marksist abilerimi hatırlıyorum. Tez, antitez, sentez. Bu kafiyeli ses sırasının evrenin işleyiş düzeneği olduğunu anlatırlardı, ağacın yaprağı yok, ağacın yaprağı var, ağacın meyvesi var gibi ossur ossur ipe diz örnekler verirlerdi. Çoğu dürüst ve iyi insanlardı, anlattıkları fikirlerle belki grev yapılabilirdi, siyasi parti kurulabilirdi, hatta devrim yapılıp devlet dahi kurulabilirdi ama diyalektik materyalizmin tarih ve evreni anlamada adeta kabız bir fikir oluşunu bir türlü yüzlerine söyleyemezdik, çünkü çok alınırlardı. Tanrı yerine Darwin raslantıyı önerirken , Marx diyalektiği önerdi. Aydınlanmanın idealize ettiği insan kavramından evrim teorisi tam bir…

Yorum Bırak

AYDINLANMA SONRASI ÖZNENİN KAYBI-2

Peki dinde dahi az buçuk sarsıntılarla hazmedilmeye çalışılırken kriz nerede patlak verir? Tanrı’nın agnostik,ateist veya laik bir dürtüyle silinip yerine insanın konması garip ama doğa bilimlerinde ve felsefede büyük ve yüzyıllardır aşılamayan bir özne krizi yaratmıştır. Bu konuyla belki abartılı gelecek ama din adamlarından çok daha fazla uğraşmaya başlar biyoloji/fizik/kimya bilimleriyle uğraşan insanlar. Bu sorunla ilgili gerilim hala dinmeyen tartışmalarıyla Darwinist evrim teorisinde doruğa çıkmıştır. Darwin bizden fiili ve sonuçta ortaya çıkan eseri görsek de öznenin olmadığını düşünmemizi ister. Çünkü der bu din adamları bizi çok prangalara vurdular ve vurmaya devam ediyorlar. Peki bu dünyanın ana öznesi olarak kabul edilegelmiş…

Yorum Bırak

AYDINLANMA SONRASI ÖZNENİN KAYBI-1

Batıda aydınlanma hareketinin en belirgin özelliği, düşünen bir varlık olarak insanı, üstelik sokaktaki sıradan insanı Tanrı’nın karşısına bir özne olarak yerleştirmesidir. Aydınlanma öncesi dünyada yapıp eden O’dur, özne temelde Tanrı’nın kendisidir. Bazen din adamları, ermişler, krallar veya halifeler geçici olarak özne görevini devralıp kullandıklarını iddia edebilirlerdi, ancak bunun sokaktaki insan için düşünülmesi o zamanlar küfürdür. Oysa gittikçe yükselen bir Babil kulesini andıran bilimsel bilgi arttıkça, endüstriyel devrim ilerledikçe, insanlar Tanrı elinde bir piyon olduklarını duymaktan hoşlanmaz hale gelmişlerdi. Üstelik bu özne adına konuşan eyleyen bir takım adamların ahlaksızlıkları ve adaletsizlikleri ayyuka çıkmışken bu hiç de zor değildi. Humanizm, tanrılardan ateş…

Yorum Bırak

MEMLEKETİN HALİ 2015

Onlar çok kötü, biz iyiyiz. Çünkü biz evvelden de iyiydik, çünkü biz iyi olanız. Onlar kötü, gelip bize bir şey yapmasınlar? Aslında hepsi o kadar kötü değil, bazılarıyla konuştum ben, başlarındaki kötü. O başlarındakine uymasalar gene iyi ama.. Aması olmuyor işte, çünkü biz iyiyiz onlar kötü,kandırılmışlar üstelik, başlarındakinin de kötü olduğunu kabul edemiyorlar, bazen işlerine gelmiyor bazen gururlarına yediremiyorlar, çünkü onlar kötü biz de iyiyiz. Onlar eskiden beri kötü, biz de eskiden beri iyiyiz de ondan. Zaten dedem derdi, o zamandan böyle böyleymiş bunlar. Yani nasıl göremiyorlar bazı şeyleri hayret doğrusu. Bir bıraksalar inadı, gelseler şöyle bizim gibi olsalar, ne…

Yorum Bırak

HADİ

İyi bilinmek, ne büyük yük. Kurtul gitsin şundan. Hadi.

Yorum Bırak

KİMSE BİLMEZ

Ver dedi, aşkın zekatı var. Kırkda bir mi? Gülümsedik, yoksa ikimiz de biliyoruz, Zekat, ihtiyaç fazlasını paylaşmaktır. Verdim gitti, Canımı.

Yorum Bırak

Cehalet

Cahildim, okuma yazmam yoktu daha. Sevmek ve sevilmeyi ayrı işler sanırdım, seven ve sevilen diye ayrılık mı olurmuş hiç?

Yorum Bırak

Astor Piazzola – Adios Nonino (Central Park Concert)

Bu eski şehir midir? Ne ellerim küçük ne ben çocuğum. Teyzem hayatta değil üstelik. Teyzem öldüyse ben hayatta olamam aslında veya ben yaşıyorsam o ölmüş olamaz diyelim. Okuldan döndüğüm uzun daracık sokak. Değil elbet, bu o eski şehir değil. Kaldırımlarına vura vura kendimi kahrettiğim. Bu kabarıp sönen de kim, anne olan, çocuk olan, kurulup şehir olan, yıkılıp dökülen sonra? Üzerinden ordular geçen, gençken yaşlanıp kuruyan. Bir toz bulutuyum ben, bozkırdan kabarıp gelen. Söylesene sen kimsin, aşık olunan, cinayete kurban giden? Ne ellerim küçük ne ben çocuğum, yok bu o Eskişehir değil. Siyah beyaz bir kedi, bir kış günü, çıtırdayan bir…

Yorum Bırak

Esbjorn Svensson Trio – Three Falling Free Part 2

Hep yenide gönlümüz. Yeni gelince nasıl da ümitle doluyoruz. En çok yeniyi seviyoruz. Otel odaları bile elden gelse her girişimizde değişse, aaaa desek, duşa bak. Bisikletimiz, arabamız, sevdiğimiz, kendimiz her baktığımızda değişsek, her bakışımız bir başka olsa, bir sevecen bir öfkeli, bir mavi, bir siyah. Biz ölsek dirimiz gelse. Dirimiz gelip değişmiş yolu şaşırsa. Manavdan yeşil bir elma alıp eve mavi bir kirazla varsak. Yeni gelse, gene gelse, ara vermeden gelse. Daha yenisi, yenimiz gelse, tozu dumana katsa, yıkıp ardına bile bakmasa, göğsümüz bir çiçek gibi açılır ferahlardı o zaman, o zaman galiba yaşadığımızı dahi iddia ederdik. Dirilirdik, hep taze,…

Yorum Bırak

Chris Cornell – Billie Jean Unplugged in Sweden 2006

Güzelim gelip kıvrılır göğsüme, evet derim. Sevişmemizin şiddeti çektiğimiz acılarla doğru orantılıdır. Ne kadar kalp kırdıysak. Ve ne kadar ezildiysek. Hayır derim, sizler acı çekmemişsiniz. Yoksa sevişirken birbirinizi ısırırdınız. Yıldızlar ve çiçekler üstüne düşünmekten ve neden bazı kelimelerin tınısının kulağa güzel geldiğini merak etmekten yalnız düşmüşüz. Sahi neden? Bak, yalnızlığımız ne büyük bir saçmalık. Bir arı gelip kondu beyaz papatyaya ve yalnızlığımıza son verdi. Derim bir anda oluverir her şey. Bir anda doğar güneş, bir anda çocuk olur büyür bebek. Bir anda. Bu fikir yıkar bizi, temizler, aklar paklar mis gibi… Bir anda olur her şey, bir anda. Eskimiz yenimiz…

Yorum Bırak

Eleni Karaindrou – I Timi Tis Agapis

Yeşil bir yaprak döne döne düşüyor yeşil bir suya. Suyun içinden kaynıyor koyu yeşil ışıklar ve derin kara yeşil yosunlar. Sazlıktan havalandı kuşlar. O anda asılı kaldım. Oyunu bırakamamışım, annem de kızacak. Ellerimle ağzımı kapamışım, kulaklarım da kızarmış, işte o anda kala kaldım. Derin uykularda mışıl mışıl büyürüz, bir günde. Üstümüze atılmış bir battaniye, battaniyeye işlenmiş yıldızlar, dünyalar, bir koca ay, afrika, evet bütün afrika ve bütün vahşi hayvanlar, güzel kızlar ki çok güzel kızlar biraz da vahşi hayvanlara dahildir, korna sesleri, renkli balonlar, itfaiyeci kamyonları, vapur düdükleri. Çekerim kafamın üstüne, canavarlar gelip de yemeden. Çocuğum, derin uykularda mışıl mışıl.…

Yorum Bırak

Esbjorn Svensson Trio – From Gagarin’s Point of View

Bir gece ansızın uyandım. Hangi şehre gitsem aynı… Yersiz yurtsuz olmak ne güzel. Sağım yok, solum yok. İçim yok, dışım yok. Hiç bir yerdeyim, her yerdeyim, kimsesizim, herkes olmuşum. Ve bunu seviyorum, vatansız olmayı seviyorum.

Yorum Bırak

ESBJÖRN SVENSSON TRİO- BEHİND THE YASHMAK

Testiler kırılmış. Sarhoşlar ağlaşıyor. Ya biz ayılmayalım ya bu güneş doğmasın Allahım. Sabah vakti. Serçeler sesleniyor sabah vakti. Şarap ver Rabbim! Şarap ver. Şarap…

Yorum Bırak

İBRAHİM MAALOUF- BEİRUT

Hep bildiğin gibi hayat. Hep diri, hep güçlü. Hep güzel. Kayıp giden bizleriz, kaybolan. Bak hayat öylece duruyor yerinde. Sen daha hayatını kaybetti, öldü filan demeye devam et. Sesimiz duru bir gök altında yankılandı bir vakit, sonra… Bir kırlangıç maviden mi yapılmış ne, başımızı sıyırarak ağaçları aşıp gitti.

Yorum Bırak

GÖZ GÖZ OLMUŞ GÖNLÜMÜZ, ET DEĞİL Kİ KANASIN

Bir kafir derviş oldum, havalar nasıl diye de sormuyorum, havalar beni sormayınca. Saçıldım gitti dünyaya, geri nasıl toparlarım hiç bilmiyorum. Ümitle doluyum ve şaşkınım, bir çocuk oldum bir adam. Herşey vaktini kollar. Kalpten içeri bir dil var, işte ondan başka da anlaşmanın imkanı yok galiba. Samimiyet ne kadar önemlidir, bizi göklere de çıkarır yerin dibine de sokar. Oysa kalbin içinde bir ev var, yer de bir, gök de bir. Yönsüz, şekilsiz şemalsiz bir ev. Peki ne var orada diye sorarsan, ben varım, benden sana bir selam.

Yorum Bırak