korku iyi değildir ya diyordu. iyi nedir dedim. varolan iyidir. olduğu gibi. bakır kömür ve kandan sıçramış. şimdi karanlık geride kalırken çocukluğumla uzatılmış bir veda olduğunu gördüm hepsinin. bir eks atarsın, tüm dünya kardeş olur. bir duman… anne vardır o zaman. güneşli bir bahçedir. sarılınır. koklanır. memesinden süt akar. yumuşacık kolları vardır. anne vardır. güvercin sesleri, çok sevdiğim o deniz. kıyısında temiz yürekli adamların gün boyu şarkı söylediği. sonra gece olunca ağladıkları. elleri yırtılmış, bronz alınları kırış kırış. çok sevdim o çocukluğumu. bir adam tanıdım. hep 13 yaşında. göz yaşını saklamış. bir damla kalmış. o denizden hiç çıkmamış. dost aradım…
Yorum BırakYazar: Koçak
elinde bir hayli birikmiştir masumiyet. başlarsın bozdurup nakte çevirmeye. ver masumiyet, al güvenlik. ver masumiyet, al özgürlük. ver masumiyet, al gerçek. hızla bulanır su. kendinin acı bilgisini çalışmaya başlarsın. çürük yanlarını görür olursun aniden. düşün dur. başedemezsin. hayatın tadı değişir. her şey biraz griye çalar. evlere servis paket çözümler tükenmiştir.
Yorum Bırakgelme bahar, gelme istemem. aşıkta ümit biter mi, insaf et, kırma. kırma beni daha. gelme bahar, gelme istemem. dışarda çiçek açar, içerde insan solar. sevindirme ey bahar, merhamet. ben o güzeli sevmişim, ne olursun su verip de yakma daha canımı. ben o çiçek değilim ey bahar, ne olursun gelme. beni böyle yollarda deli divane gezdirme daha. kandırma gene. ben o çiçek değilim ey bahar, beni seven çıkmadı daha. yerden yere vursa da o güzel beni, gülüp geçse de bana, sen bari insaf et, bir kez olsun gelme.
Yorum Bırakaşk nihayet terkediyor beni. gönül koymadan, hoşçakal bile demeden. vakti dolan ve gerçekten yaşanmış bir ömür gibi. gökten sessiz sedasız eksilen bir yıldız gibi. yalnızca razı oldum. güle güle…
2 Yorum“biz” diyor, gözleri fal taşı gibi açılmış, “birbirine düşkün bir aileyiz, kimle evli olduğunu bir daha düşün. kardeşimle böyle konuşamazsın”. bu kadın bir zamanlar “biz” dediğinde ikimizi kastederdi. gözlerinin ümitle bana baktığı da oldu, benim de ona aşkla baktığım günler. boğaziçi”ne yeni başlayan kardeşi son bir aydır bizim evde kalıyor, daha doğrusu onların evinde. kayınpeder “nasılsa size kalacak oğlum, boşuna gençliğinizde sıkışmayın” diyip evin anahtarlarını elime bıraktığında şanslı bir adam olduğumu düşündüm. o zaman bile sevinmedim şimdi farkediyorum. bu sabah şu anda bana bağırmakta olan kadının erkek kardeşi yine böyle gözlerini fal taşı gibi açarak “bu ev bizim” dediğinde duyduğum…
Tek Yorumakşam babam işten gelince yürüyüşe çıkıyoruz. yoksa çok canım sıkılıyor evde. sokaklarda askerler var. annemle babam başıma bir şey gelir diye korkuyorlar. askerler anarşiyi önleyecekmiş. umutla bekliyorlar. babamın elini bir an olsun bırakmıyorum. ne zaman bir asker görsem hemen selam veriyorum, gülüyor babamla birlikte onlar da. köşedeki pastaneden fare şeklindeki küçük pastalardan alıyoruz. kuyruğundan başlıyorum yemeye. balıkçılar çarşısının içine dalıyoruz. bağırış çağırış. balıklar çırpınıyor. çok eğlenceli bir yer burası. varillerin içinde hala yüzen balıklar da var, donuk donuk bakanlar da. bazen ölü köpek balıklarını sererler ortaya. balıkları severim ben. tahta bir köprüyü geçip, ayakkabıcılar çarşısına giriyoruz. babam tamire bıraktığı ayakkabılarını…
Yorum Bırakyok efendim yoruluyormuş da dinleniyormuş, yok kendini düzenliyormuş da kimyasal atıklarını temizliyormuş. laf. karaciğer organ değil mi? dalak organ değil mi? işi gücü yalan. yatıp uyuycak, bütün derdi. her lafı yalan, her işi dolan. bi organ sen misin ulan?
Tek Yorumburda asfalt bitiyor. belediyenin yeni yaptığı yolun inşaatı başlıyor. şehirden çıktım. tekerler toprakta dönmeye başladı, şimdi rahatım. sabahın köründe ne işim var kırda bilmiyorum. nehrin akış yönüne ters sürüyorum. yanımdan hızla geçen arabalar yok artık, apartmanlar yavaş yavaş kayboluyor. yaz sabahının diri serinliği güzeldir. bu saatte üstüne çiğ düşmüş çimlerle bir olup titremek güzeldir. gök temiz, ufukta tepeler açık seçiliyor hala, kuru toprak havadaki nemi emiyor. kuş sesleri. uykum açılıyor, hızlanıyorum. az sonra bir piknik alanının içinden geçiyorum. şehre bu kadar yakın olunca insanlar sık geliyor, etrafa gazeteler, pet şişeler, mangal külleri saçılmış. sevgilinle vakit iyi geçsin diye sevişmeye başladıysan…
Tek Yorumalmanya’daki dayım geçen ay oyuncak bir tavşan getirdi bana. iki bacaklı, kolları olan bir tavşan. tavşanımın boyu benimkinden uzun. üstünde çizgili bir pijama var. hep hınzır bir sırıtışla bakıyor bana. hadi evden kaçalım. hadi ağaca tırmanalım. hadi ateş yakalım, kuş yakalıyalım. boyumdan uzun kocaman bir tavşan, ancak iki kulağından tutarak yerde sürüyebiliyorum. ben de onunla konuşuyorum. yatalım tavşanım, geç oldu, sonra annem kızar. acıktın mı tavşanım, hadi yemek yiyelim. tavşanım sana masal anlatıyım ister misin? gece uyanınca sakın korkma, kaçırmaya çalışan olursa ben korurum seni. biz babamla yürüyüşe çıkıcaz, uslu dur emi tavşanım. ağlama tavşanım, dizimdeki kan birazdan diner. dün…
Yorum Bırakmecbur, çekeceksin bu çileyi, mecbur. gördükçe canlanacak için. için kan ağlayarak, mecbur… sabret diyeceksin sabrettiğine inanmasan da. nasılsa yol da bir, yürüyen de… bir yere varılır elbet. bekle biraz daha, büyürsün; bekle biraz daha, gülersin. hele bekle biraz. el alem diline de doladı mı, bir de rezil olduğumuz tamamlanırsa, bak o zaman aşk neymiş. her bakışında elinde olmadan fışkıran bu sevinç, anlamsız ümit, nerden geldiği belirsiz mutluluk, göğsünde kabaran alev, açan çiçek… her taşın altına saklanan resmi, her söze sızan ima, bir türlü kurtulamadığın, o yüze sürüldün mü? yoksa o yüzden sürüldün mü? dayanamayacağın kadar güzeldir bazen. bakmaya doyamadığın değil,…
Yorum Bıraken sevdiğini düşledin yine, biraz önce. hayal kurdun, gerçekten adım adım uzaklaştığını pekala bilerek. en sevdiğim dediğini riske attın yine. sevdiğini riske atar insan, gerçekçi olmaz bazen. madem seviyorsun, neden gerçekçi değilsin bu konuda?
Yorum Bırakİki soba yanardı evde. Biri salonda, diğeri yatak odasında. Gece olunca iki abin salonda uyurdu, sen yatak odasındaki büyük sandığın üstüne atılmış bir döşeğin üstünde. Gece yatmadan önce yakılırdı hemen sandığın başucundaki soba. Hala hatırlarsın o işçi mahallesinin kömür ve çamur kokusunu. Isınan döşek ve yorgan, ısınan kemiklerin, kızaran yüzün, ağırlaşan göz kapakların. sobanın üstünde dil denen metal bir parça olurdu, maşayla açarlardı onu. Tavanda turuncu ışıklar dalgalanır, dinlerdin çıtırdayan odunu, ara ara çatlayan kömür parçalarını. Kızıl zırhlarıyla gürüldüyerek akan bir ordunun en önünde saldırırdın düşmana. Sonra yüzlerce çiçek açar, karanlık köşede sinsi bir gölge seni izlerdi. Sonra uyku. Şimdi…
Yorum Bırakgeceleri kar yağardı büyüdüğün şehire. öyle yumuşacık ve yavaş yavaş öğrendin hayal kurmayı ve ümidi.
Tek YorumTanıştır kalbini akılla, erkeği kadınla. Bütün büyük adamları unut, sürünün kurbanları oldular hep. Tanıştır çocuğu anneyle, şarkıyı denizle. İntikam boşa çıktı, bir türlü alınamadı öcümüz. Tanıştır hayatı dansla. Dans et, affetmeye gerek kalmasın. Kışkırt şehveti aşkla. İğdiş etme sevgiyle, kışkırt. Alıştır kendini ümidi kırmaya, hiç bir ödül beklemeden ümidi kırmaya, gerçekle tanışmaya. Bir gök taşının üstüne kazılıydı isimler, bir gece dünyaya düştü. Bir dilek tutuldu, erkekliğin sıcak nuru damladı. Sen rahme düştün. Yalnızlık bir tek şey anlatır: Sevmeyi öğrenemedin daha. Bir takım gözler hep ümitle takip etti seni. Ne ağırdır kolay kırılan, babanın gözleri vardı, annenin gözleri… Sev diye bekleyen…
Yorum Bırak