– asıl yalnız olan bendim değil mi? – bunu sana defalarca anlatmaya çalıştım. – yalnızlığıma ver. biri çıkıp, yıllarca sorularını bile gizlediğin cevapları çarpar yüzüne. kendi öyküsünü anlattığını sanırsın önce. neden sonra kahramalarınla tanışmaya başlarsın yeniden. seni yaralayan, hırçınlaştıran, öldüren, ölen… soluk bir defter sayfası belirginleşir aniden. öyle tanıdıktır ki her şey, yüzünü bütün yaralarıyla aynada görmüş gibi korkarsın. anlatıcı gider. öykünle baş başa kalmalısındır artık, eskisi gibi. ve o döndüğünde, yerini almış olmalısındır. yoksa oyun başlamaz.
2 YorumYazar: K. Sinan Küçük
bir kuru dal yalnızlığın yeşerir olmadık anda örseler tüketir seni bir an elin tutulmasa sende başlar sende biter söylenmemiş miydi sana? acılaşır meyveleri çürüdükçe göreceksin
Yorum Bırak– beni sevmeni istemiyorum. – sevmeyeyim öyleyse. – işte bu yüzden. öyle bir anda aydınlanır ki ortalık, bütün yaralarınla apaçık ortaya çıkarsın. sorsalar her şeyi anlatacaksındır. neden bunca nefretle dolu olduğunu, neden sevgiden korktuğunu, ait olmanın zorluğunu ve bu kocaman hiçliği. elinden tutsalar, kupkuru bir bozkıra götüreceksindir onları, ruhunu serinletmek için. kendini tanımak, hissetmek için. yaraların sızlamaya başlar, yürümeye çalışırsın bitkinliğinle. sustuğundan, sakladığından hep, ilk çıkmaz yola girersin yine. çıkmaz.
Tek Yorum– ben istersem her şey yoluna girer. – isteye-bilir misin? – öyle çaresizim ki! vazgeçtikçe kendine gelirsin. terk ettikçe açılır zihnin. içinin neyle dolu olduğunu görürsün hayretler içinde. hiç pişman olmayacaksın sandığın yürüyüşünde, sendelemeye başlarsın. yakında kendini yerde bulacaksındır, belli olmuştur artık. hiçbir söz, hiçbir bakış senin değildir. yine de vazgeçmezsin yolundan. istersin ki hayat seni çekip çevirsin. acıların “yüzey”e çıkmaya başlar. düşünür, kendine bir “zaten” ararsın yana yakıla. hemencecik bulursun.
Tek Yorum– bazen her şey bir oyunmuş gibi geliyor. ne zaman bitecek diye bekliyorum, bitmiyor da. – oyun olsa da olmasa da her şey zamanı gelince biter. bitmiyorsa, henüz bitmemiştir. – bitmesin. oturur düşünürsün bir gün, sevginin kimyasını, özlemin kaynağını, nesneler arasında kurulabilen tüm bağları. doğanın sırlarını düşünürsün, çekim kuvvetini, enerji birikimini, burçları… evrende olup da kendinde olmayanı, sana imkânsız gelen tüm olağanlıkları… hemen yarın ölme olasılığını, yani, bu olanağı… aklın karışır. sisli düşüncelerden oluşan uzun bir yolun sonunda anlarsın ki yaşıyor olmak, ciddiye alınamayacak kadar ciddi bir durumdur. aksi halde insan delirebilir.
Yorum Bırak– yakınlık seni çok korkutuyordu. can havliyle uzaklaştırıyordun kendinden. sonra da neden terk etmek istediğimi soruyordun. çıkmaz bir yola girdiğin her halinden belliydi, kurtuluşunsa terk edilmekten geçiyordu. “terk edilebilir” olmaktan, en azından. – peki neden terk etmedin? – burada olduğumdan emin misin? her cümlenin bir tarihi vardır. her yaşananın, sebebi. bir yerden başlamıştır işte, nereye gideceğinin kararını “bugün” verecektir. sense bugünü çarmıha germek istersin hep. yaşamaktan ziyade, “üzerine konuşmak” tercihindir. zamanı böyle böyle tüketirsin ve hiçbir şey yaşamak zorunda kalmadın sanırsın. keşke ânı, daha yaşanırken geçmişe gömebilseydin. ama işte yaşamak zorunda oldukların, senin payına düşenler yani, peşinde kâbus gibidir. tarihin…
Yorum Bırakkimsenin yüreğine tam uymuyor diye, hep bi’ değiştirme kartı tedirginliğinde sunuyoruz sevgimizi.
Tek Yorumöyle bir şehir ki, üç ömür yaşasan başına hiçbir şey gelmeyebilir.
Yorum Bırakyollara düştüysen eğer sonuna dek yürünecek kararsızlığı geçtikçe korku, peşinden gelecek kim tutar ki ellerinden vakitsiz düştüğün zaman? zaman buzdur ellerinde eridikçe göreceksin.
Yorum Bırak– ben önce bir şeyi isterim, gerçekten isteyip istemediğime daha sonra karar veririm. – hiç gerçekten elde ettiğin oldu mu peki, istediğini? – hiç. asıl hikayenin kime ait olduğunu düşünürsün. kim kahramandır, kim misafir? bu her şeyden önemli hâle gelir senin için. ya düşündüğün gibi değilse? o zaman bunu değiştirmek için yapmayacağın şey yoktur. önce afili isimler ararsın bu çaresizliğine. asillere özgü bir çıkmaz yol, sıradan bir mutluluktan yeğdir her zaman. asıl hikâyeyi kendince asil hikâyeye dönüştürecek bir fikir ararsın. bulamadıkça sıkıntın büyür, bulduğun geçici çözümler de doldurmaz içindeki büyük boşluğu. üşüyüp durursun yalnızlığında. senin hata dediklerin, yaşamın ta kendisidir…
Yorum Bırak– seni yolundan çeviren şeyin ne olduğunu sordum. bir an durakladın. sonra gülümseyerek ellerini uzattın bana. öyle anlamsızdı ki, şaşıramadım bile. – bunları ona da anlattın mı? – o biliyor zaten. kendini zorlarsın. belki yanılıyor olma ihtimaline karşı tekrar gözden geçirirsin olanları. zamana yıllar sonrasından bakabilmeyi istersin, kuşbakışı. bir yere oturtamazsın çektiğin acıyı. birden çok çizgi olabilseydi keşke hayatta, birden çok seçeneği yaşama olanağı. o zaman pişmanlık diye bir şey olmazdı herhalde. hani, kendine bile söylemeye korktuğun o “pişmanlık” ihtimali. öylesine düzgün bir yaşamdır ki aklındaki, her beklenmedik yolda duvarlara çarparsın, soğuk bir şaka olduğunu anlarsın yaşamanın. durup düşünürsün en…
Yorum Bırak– bir kural’dan söz etmiştin. bunun benimle de ilgili olduğunu söylemiştin. tam olarak ne demek istediğini anlayamamıştım o zaman. sen gittikten uzun bir süre sonra bunu tekrar düşündüğümde kural’la ilgili çok önemli bir şeyi fark ettim. nerden aklıma geldi bilmem. ama çok geç kalmamıştım neyse ki. – neydi fark ettiğin şey? – kural’ı sen koymuştun. hislerini kabullenmekle başlar her şey. hep nedenler düşünürsün ya, bazen de nedensizdir hayat. sen büyük anlamların arayışındayken, basit bir matematikle sağlamanı yaparlar. boş gözlerle bakarsın ardına sonra, elinde yalnızca bir ipucu kalır belki, ömür boyu onu çözmek zorunda kalabilirsin. kendini aramakla geçirebilirsin o ömrü. bakarsın…
Yorum Bırak– bana söylediklerinden türlü anlamlar çıkarıyordum. sendeki âni dönüşüme bahaneler bulmaya çalışıyordum ama bir türlü aklıma yatmıyordu. sonra hiç beklemediğim bir gün kendiliğinden anlattın olanları. şaşırdım. – anlattığımdan emin misin gerçekten? – ben daha çok anlatmadıklarını dinlemiştim. hani onlar yalansız. sonunda kafan karışır. enine boyuna düşünmeye bile cesaret edemediklerin gelir düşer aklına. sana neler söylenmiştir bugüne kadar? nerelerden geçmişsindir? neleri kabullenmişsindir? nelerden nefret etmiş?… şüphelerine sıkıca bağlıyken, bunca eminken yani yanlışlarından hayatın, neden tutup son adımda güvenmeye başlarsın? bir sonraki adımsa ilk adımdır, bilirsin. başka bir renge boyamak gerekir şimdi tüm olanları. başka bir sokaktan yürüyerek varmak aynı noktaya. durup…
Yorum Bırakan gelir ki kaybolursun yol bile gizler kendini yere düşmüş bir ateşsin söneceğin dünden belli rüzgârlara heveslisin değil mi sonu karanlık? öyle uzun, öyle yorgun yürüdükçe göreceksin
Yorum Bırak– konuştuklarımız, kopuk rüya parçaları gibiydi. belki saatlerce sürüyordu ama birkaç kelimeden ibaretti. – neydi o kelimeler? – uyandığımda söylesem olur mu? önce anlam vermeye çalışırsın. anlam veremediğin her şey anlamsızdır. yaşamak dışında bir zorunluluğun olmadığını hissedersin. hissettikçe daha hissiz sanırsın kendini. hislerinin kararlara yol açtığını bilmezsin. koşarak gidilecek yerler vardır, oyalanmak gereken yollar da. sense şarkını mırıldanarak yürürsün hep. ne kadar telaşlıysan, o kadar sükûnette. zamanını beklersin. sürenin dolmasını. çığlık atman gereken yerde saçma sapan susarsın. başkaları konuşur senin yerine.
2 Yorum